Harput ve Türk Müziği...

Taşbilek: 'Harput Müziği, Türk Müziği harmanıdır'

PAYLAŞ
Harput TV - Harput TV

Elazığ Müzik Kültürü’nü veya kültürel deyimiyle Harput Müziği’ni yaşamak ve yaşatmak için gönüllü olarak büyük çabalar harcayan, ömrünün büyük bir bölümünü bu konuda yaptığı araştırmalara ayıran, ve bu anlamda kayda değer eserler üreten kültür duayenlerimizden Udi, Sanatçı - Araştırmacı, Makine Yüksek Mühendisi Şemsettin Taşbilek ile, Harput Müziği’nin özellikleri hakkında bir röportaj yaptık. Fırat gazetesinden Songül Dursun'un haberine göre Taşbilek, “Harput Müziği tam manasıyla bir ‘Türk Müziği Harmanı’ olup, bu harmanda Türklerin her türlü yaşayış ve anlayışlarından müziklerine yansıyan izler bulmak mümkündür.” diyor.

Harput Müziği’nin derin, sanatsal ve özgün bir kültürel köke vurgu yapan repertuara sahip olduğunu bilmeyen yoktur. Ünlü ulusal bestekarlarımızdan ve Türk Müziği Otoritelerimizden Sadettin Kaynak, 1960 yılı civarında hasta yatağında, üstad bestekar Alaeddin Yavaşça’ya yaşamı hakkında verdiği mülakatta, “1912 yılında Elazığ’da Harput Müziği’ni ve Türk Halk Müziği’nin kaynaklarını araştırdım” diyor. Koca üstat, kendi yaşamıyla ilgili 10 dakikalık bant kaydında Harput Müziği’ne vurgu yapmadan geçemiyor. O kadar sevmiş ve etkilenmiştir. Bir yanı Harput’a dayanan Şark Bülbülü Celal Güzelses’in plaklara okuduğu 65 civarında ezgiden 20 adedinin Elazığ ezgileri veya onun çeşitlemeleri olduğu dikkate alınırsa; Hafız Burhan’dan Safiye Ayla’ya, Müzeyyen Senar’dan Zeki Müren’e, Fahri Kayahan’dan Nurettin Dadaloğlu’na, Muzaffer Sarısözen’den Mükerrem Kemertaş’a, Neşet Ertaş’a, Mehmet Özbek’lere ve günümüz bazı ünlülerine kadar, onlarca ulusal sanatçımızın neden Harput Müziği’ne özel ilgi ve alaka duydukları anlaşılmış olur.

Röportajımızdan kesitler ise şu şekilde:

Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz?

TÜRK SANAT MÜZİĞİ İLE İLİNTİM HİÇ BİR ZAMAN KOPMADI”

 Elazığ Uluova’daki Yenikapı (Könk) Köyü’nde doğdum. Ziraatçi bir ailenin çocuğu olarak ilköğrenimimi köyde, ortaokul ve liseyi eğitimimi ise Elazığ’da tamamladım. Elazığ Fırat Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde yüksek öğrenimimi tamamladıktan sonra, İTÜ Fen Bilimleri Enstitüsü’nde Yüksek Lisans yaptım. İki yıl, İstanbul’da Pancar Motor Fabrikası’nda ve daha sonra 1986 yılında girdiğim Karayollarında 23 yıl çalışıp 2009 yılında emekli oldum. Kamu görevimi yaptığım iller sırayla; Kayseri, Malatya, Elazığ, Bursa ve İstanbul olmuştur. Harput Müziği araştırmalarımı yoğun şekilde Elazığ’da olduğum yıllarda yaptım. Bu araştırmalarımı eserlere dönüştürdüğüm il ise Bursa olmuştur. 2014 yılında Bursa’dan İstanbul’a taşındım. Kültürel anlamda ana müzik alanım olan Türk Sanat Müziği ile ilintim hiç bir zaman kopmamıştır. Şimdilik yaşamımı İstanbul’da sürdürmekteyim. 3 oğlum var. İkisi yüksek eğitimlerini tamamlamış, çalışmaktalar. Biri eğitimine devam ediyor.

Kültürel faaliyetlerinize nasıl başladınız?

Kültür faaliyetlerime ilk olarak beş yaşımda, köyümdeki 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda kendiliğimden kürsüye atılarak okuduğum 23 Nisan Şiiri ile başladım denilebilir. Daha sonraki yıllarımda 1978’de Elazığ Musiki Cemiyetine üyeliğim ve o güzel dernekte Türk Sanat Müziği ve Harput Müziği konserlerine ve meşklerine katılmam ile devam etti. Nihat Kazazoğlu hocamızdan Elazığ Halk Oyunları’nı öğrendim. Elazığ Musiki Konservatuarı Derneği’nde Harput Müziği Şube Başkanlığı, Koro Şefliği ve Araştırma Merkezi Başkanlığı yaptım. 1983 -1984 yılları arasında Üsküdar Musiki Cemiyeti’ne devam ettim. 2000 yılında Elazığ Musiki Cemiyeti Harput Müziği Topluluğu ile beraber, udi ve okuyucu olarak Fransa’nın Paris ve Lyon şehirlerindeki Türkiye Müzik Günleri’ne katıldım. Yurt içinde birçok Elazığ gecelerine katıldım. Harput Müziği konusunda onlarca konser, TV programı, solo program, gece ve tanıtım etkinliği vs. icra ettim, yönettim.

 Yayımlanmış kitaplarınız ve makalelerinizden bahseder misiniz?

ESERLERİ HARPUT MÜZİK ANSİKLOPEDİSİ NİTELİĞİNDE

 Uzun yıllar Elazığ - Harput Müzik ve Kültürü ile ilgili her türlü yayın ve dokümanı takip ederek, bu alandaki bilgilerimi genişletmeye çalıştım. Yerel ve ulusal gazete ve internet sitelerinde makalelerim yayınlandı. 2001 yılında yazdığım Zülküf Türküsü’nün hikâyesi ve 2002’de kaleme aldığım “Gakgoş’un Tanımı” adlı makaleleri internette ve yazılı basında geniş yankı buldu. Değişik kültürel konularda epeyce yazılarım basına yansıdı. Elazığ - Harput Müzik Kültürü üzerine yıllar süren araştırmalarımın ilk ürünü, müştereken hazırladığımız 765 sayfalık, notalı “Elazığ - Harput Havaları” kitabıdır ve Elazığ Belediyesi Kültür Yayını olarak Şubat - 2009’da yayınlanmıştır. Her biri 650 sayfa civarındaki iki ciltlik “Elazığ Müzik Kültürü” adlı kitabım ise 2012 yılında yayınlandı. Birinci ciltte Elazığ müziği ile ilgili tam güfteler yanında, geniş inceleme bilgileri yer almaktadır. 13 bölüm halinde olan ciltte beylik türküler, saklı türküler, hoyrat ve uzun havalar, gazeller, tasavvuf eserleri bölümleri ana kısımları oluşmaktadır. İkinci cilt ise 12 bölümden oluşmakta. Ağırlıklı olarak bu ciltte sanatçıların hayat hikâyeleri, kaynak kişi ve önderler, ustalar, mahalli sanatçılar, geleneksel müzisyenler, yerel düğün müzisyenleri, tasavvuf okuyucuları ve kültürel kişilere yer verilmiştir. Her iki cilt yeterince arşiv fotoğrafları ile desteklenmiştir. İnceleyen meraklıları bu eser için; “Her Elazığlının ve müzik meraklısının kütüphanesinde bulunması gereken eser”, “Bir masal gibi okurken insan alıp Harput toprağına götürüyor”, “Harput Müziği’nin Ansiklopedisi gibi bir başucu kaynağı” vs. gibi nitelemeler de bulunmaktalar. Kendilerine teşekkür ediyorum.

 Müzik çalışmalarınız hakkında bilgiler verir misiniz?

 “ÇALAN - SÖYLEYEN ELAZIĞ MAHALLİ SANATÇISI”

TRT televizyonu, ulusal - yerel özel televizyonlar, radyo programları, Elazığ ile diğer illerdeki çeşitli Elazığ Geceleri için konserler hazırlayıp yönettim, solo programlara katıldım. Elazığ - Harput Müziği konusunda geniş doküman araştırmalarımın yanında; yerel sanatçıların hayat öyküleri derlemeleri, türkü ve türkü hikâyesi derlemeleri, makara bant, kaset bant, fotoğraf - arşiv taramaları ve yine mahalli sanatçılarla onlarca saatlik araştırma amaçlı, uygulamalı sesli - görüntülü meşk kayıtları yaptım. Bu çerçevede, sevilen mahalli sanatçımız Kemal Yeniceli, Tasavvuf alanında Turgut Kırgil, Saim Öztürk, Fadlı Taşbilek, diğer bazı mahalli sanatçılar ve özellikle usta mahalli sanatçı Paşa Demirbağ’ın tüm Harput Müziği repertuarını, yapıp - yönettiğim çalgı takımı eşliğinde, ciddi bir araştırma ve derleme mantığı ile, “Piknikte Harput Müziği” adı altındaki, 10 kasetlik sesli - görüntülü bir arşivle bir araya topladım. Bugün rahmetlik olmuş olan Paşa Demirbağ’ın esas ustalığı o kayıtlarla ancak ispat edilebilmişti. Zira tüm Harput Gazelleri’ni ve çok sayıda kültürel ezgileri okuduğu ilk ses kayıtları o kayıtlar olmuştur. Harput Peşrevi ve Zülküf Türküsü (İnişte yokuşta ata binmezdim) başta olmak üzere, 6 adet Elazığ ezgisini TRT’ye derledim. Yüzlerce eseri de kitaplarıma ilk defa notalı olarak derledim. 2003 yılında, sanatçı Salih Turhan ile beraber, Elazığ’ın -o yıllarda yaşayan- iki usta sanatçısı, Enver Demirbağ ve Kemal Yeniceli’nin TRT Belgeselleri’ni hazırladım. Bütün doküman, arşiv ses kaydı ve bilgilerini kendi arşivimden takviye etim. Çekim kurgusunu planlayıp önerdim, takip ettim. Çoğu Türk Sanat Müziği formunda ve bir kısmı Harput Müziği tarzında olmak üzere, bestelerim ve güftelerim bulunmaktadır. İlk resmi albümüm olan “Sinemde bir tutuşmuş” adlı albümüm 2006 yılında çıktı. Bu albümümde ileriki kuşaklara mesajlar içeren Harput Müziği eserlerine ve bazı bestelerime yer verdim. 2007 yılında Bursa Büyükşehir Belediye Konservatuarı Türk Sanat Müziği Bölümü’nden mezun olarak müzik teorisi bilgimi ve nota eğitimimi geliştirdim. 2009 yılında T.C. Kültür Bakanlığı’nca yapılan sınavla, Ud ve Ses itibariyle “Çalan - Söyleyen Elazığ Mahalli Sanatçısı” olarak tescil edildim. MESAM (Musiki Eserleri Sahipleri Meslek Birliği) asıl üyesiyim. Bursa Büyükşehir Belediye Konservatuarı Türk Sanat Müziği İcra Heyeti başta olmak üzere, 10 yıl boyunca Bursa’daki sanat müziği ve tasavvuf müziği topluluklarında udi, solist ve korist olarak çalışmalar yaptım.

Etkilendiğiniz ya da örnek aldığınız büyükleriniz oldu mu?

Sanat kabiliyetimin şekillenmesinde, küçük yaştan itibaren en fazla etkisi olan insan babam Fadlı Taşbilek’tir. Hatırlayabildiği 1965-1975 yılları arasında, Elazığ Merkez’e bağlı Uluova köylerinin coşkulu kültürel düğünlerinde, babamın ve diğer geleneksel okuyucuların eli kulağa atışı dün gibi gözümün önündedir. Kemal Yeniceli, Abbas Bakır, Mehmet Parlaksu, Mustafa Küçük ve onlarca isimsiz mahalli sanatçıları ve okuyucuları bu düğünlerinde bizzat takip etmişimdir. Diğer ortamlardaki eski meşk, plak, makara bant, kaset bant ve benzeri kültür kayıtlarından ise Hafız Osman Öge, Mehmet Akar, Kövenkli Hafız Mustafa Süer, Sıtkı Demirci, Şıhacılı İzzet Yetiş, İçmeli SabriÇavuş, Paşa Demirbağ, Enver Demirbağ, Hüseyin Yetkin; ve yine Ahmet Tasalı, Lokman Tasalı, Kemal Yeniceli, Abbas Bakır, Mehmet Parlaksu başta olmak üzere birçok mahalli sanatçıları dinlemiştim. Yetişip kendileriyle tanışıp programlar yaptığım ve birçok kayıtarını incelediğim kendi kuşağım mahalli sanatçıları, o güzel insanları, o gönüllü kültür elçilerimizi burada saymadım. Hepsine selam olsun. Hafız Osman Öge bantlarını ve Kemani Yarbay Vasfi Akyol kayıtlarını ayrıntılı inceledim. Elazığ Musıki Cemiyeti Kurucuları’ndan Şef Naci Sönmez ve Şef Nihat Kazazoğlu, Bestekâr Emin Ongan’ın yaptığı sınav ile udi olarak girdiğim Üsküdar Musıki Cemiyeti’nde Şef Ayhan Haksal, Bursa Büyükşehir Belediye Konservatuarı’nda Bestekâr ve Şef Erdinç Çelikkol, TRT Sanatçısı Burhan Dikencik ve Tasavvuf Müziği Şefi Halil Çay’ın sanatsal birikimlerinden ve eğitimlerinden yararlandım. Çok sayıda Türk sanat müziği fasıl ve kültürel bant kayıtları dinledim inceledim.

Harput musikisi ne gibi özelliklere sahip, bu konuda bilgiler verebilir misiniz?

 “FUZULİ BAŞTA OLMAK ÜZERE, ÖNEMLİ DİVAN ŞAİRLERİMİZİN BEYİTLERİ HARPUT GAZELLERİNDE CAN BULMUŞTUR!”

Elazığ - Harput Müziği nağmekâr ve kültürel, 350 eserlik bir güldesteye sahiptir. Külliyatında sanatlı ve yavaş tempolu eserler çoğunluktadır. Yöre insanının genel karakteri, örfü, âdeti ve yaşantı anlayışı hem güfte, hem de nağme olarak musiki eserlerine yansımıştır. Söz yerindeyse eserleri oturaklı ve vakurdur. Bu özellik yöre insanının tabiatında da vardır. Gazeller, Divan’lar, Maya’lar, Müstezat’lar, Ritmik Hoyrat’lar, Uzun Havalar, Türküler, İlahiler, Kasideler, Çayda Çıra misali özgün Oyun Havaları, bu yöre halkının tarih süzgecinden geçerek günümüze ulaşmış seçkin eser güldestesinden bazılarıdır. Fuzulî’den Rasih’e, Nedim’den, Rıfat Dede’ye, Nesimi’den Karacaolu Mustafa Sabri’ye, Harputlu Hacı Hayri Bey’e kadar, onlarca divan şairinin muhteşem beyitlerinin Elazığ - Harput Gazelleri ve ağır ezgilerinde can bulmuş olması, yöreye ayrı bir vasıf kazandırmıştır. Güftelerde değişik konular işlenmiştir. Çoğunluğu hayata dairdir. Aşk, sevda, dert, ayrılık, sevgi, vatan sevgisi, sevinç, ölüm, hatırat, doğa, tarih vs. gibi konular cinaslı, teşbihli, dağ (yara)’lı, gül’lü - bülbül’lü dizelerle söze dönüştürülmüştür. Edebi, şiirsel ve nezaketli anlatım birinci şarttır. Direkt anlatıma, yüzeyselliğe, kabalığa, isyankârlığa, başa kakmaya, ayrımcılığa, ideolojiye vs. yer verilmez. Cinaslı mani ve güfteler yörenin en büyük özelliğidir. Özellikle hoyrat manilerinde “cinas” sanatı çok önemlidir. Öyle ki, yüzlerce cinaslı mani yazılmıştır. “Gamzedeler, Gam vurur gam zedeler Sinemi ok delemez Delerse gamze deler.” Evet; bu Harput manisi, benim şu ana kadar ülkemiz yazılı kayıtlarında rastladığım en yoğun ve en kuvvetli cinaslı manidir! Kısaca güfteler hem sanatlı ve incelikli, hem sade ve anlaşılır bir dil içerir. Ezgileri (özellikle hoyrat ve gazellerde) değişik güfte ile okumak, sanatçıya artı bir değer kazandırır. İcra olarak, Türk Sanat Müziği’nin sistemsel yapısında mevcut olan makam ve fasıl anlayışı benimsenmiştir. İcracılar, bestekâr ve güftekârlar erkek yoğunlukludur. Ancak kadınlar da kendi aralarındaki ev toplantılarında, şerbet (nişan), düğün ve kına gecelerinde, bayram gecelerinde türküler yakmışlar ve defçi kadınlar aracılığı ile bunları Elazığ - Harput repertuarına kazandırmışlardır.

“HARPUT GAZELLERİNİN BESTEKÂRLARI BELLİ DEĞİLDİR”

 Hoyratların tamamı ve türkülerin çoğunda Türk Halk Müziği anlayışı hâkim iken; özellikle gazellerde, bazı türkülerde ve bir kısım tasavvufi eserlerde ve bazı saz eserlerinde Türk Sanat Müziği çizgisinin tesirlerini görüyoruz. Harput Gazelleri çok mükemmel sanatsal nağmelerle dolu (çoğu ritmik aranağmeli) beş beyitlik gazeller olmasına rağmen, hiç birinin bestekârı belli değildir. Bu da ilginç bir ayrıntıdır. 10 civarında Elazığ Türküsü’nün, birer şarkı edasıyla Türk Sanat Müziği repertuarında icra edildiğini ise çok kimse bilmemektedir. Sinemde bir tutuşmuş, Sigaramın dumanı, Şu dağları delmeli, Yeşil yaprak arasında kırmızı gül goncesi, Esmerim kıyma bana (Piyale vakti), Ay doğdu batmadı mı, Esmer bugün ağlamış (Oy nidem nidem), İbrişim örmüyorlar, Yakına gel yakına, Yemen türküsü, vs. gibi türküler, böyle türkülerdir. Halk Müziği repertuarında da ünlü türküleri çoktur. Çayda Çıra türküsü, Mamoş, Emo suya gider, Dağlar dağımdır, Hüseynik’ten çıktım, Huma kuşu, Saray yolu, Kövengin yollarında, Girsen de cennet, Harput’ta bir güzel gördüm, Al almayı daldan al vs. Yöre meşkleri, Türk Sanat Müziği’ndeki fasıl anlayışı ile icra edilir. Türküleri ve hatta hoyrat, uzun hava ve gazelleri çoğunlukla ara nağmeli ve kodalıdır. Bu nedenle fasıldaki eserler ağırdan hareketliye doğru birbirine bağlantılı, akıcı ve coşkulu olarak icra edilir. En vurucu yerler ise hoyrat, uzun hava ve gazellerin okunduğu bölümdür. Elazığ - Harput meşkleri insanı alır bir yere (Harput’a) götürür. İşte bu bir toprak sesidir ve insana engin bir kültür hissiyatı tattırır. Hatta bu musikiden çoğu zaman özel bir mistik hava sezenler de olur.

“HARPUT MÜZİĞİ; TÜRK MÜZİĞİ HARMANIDIR”

Harput Müziği aslında tam bir Türk müziği harmanıdır. Yani Harput Müziği; Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği, Türk Tasavvuf Müziği, gibi üç ana müzik akımının tam bir harmanı olan eserler ve ezgilerle karşımızda durmaktadır. Şöyle ki; yörede kullanılan çalgıların Türk Sanat Müziği çalgıları olması, ezgilerin hepsinin Türk Sanat Müziğindeki makam tasnifine benzeyen yöresel makam tertibi içinde gösterilmesi, meşklere (TSM’deki gibi) bir (yöresel) peşrev ile başlanması, meşk sırasında TSM’nin tanınmış eserlerinin de icra edilmesi, bilinen 17 civarında Harput Gazeli’nin divan edebiyatı formunda yazılmış evrensel ve yerel şairlere ait güftelerden oluşması, bu gazel ezgilerinin bilinmeyen şahıslarca yapılmış fakat çok köklü yerel nağmeler taşıyan bestelerden oluşması, bazı türkülerinin Türk Sanat Müziği formunda bestelenmiş şarkılar gibi ulusal ölçekte muamele görmesi Harput Müziğinin, Türk Sanat Müziği akımı içinde değerlendirilmesine imkân tanımaktadır. Bütün türkü ve hoyratlarının çok yaygın olarak halk tarafından söyleniyor olması, bu ezgilerin hepsinin de halk tarafından yakılmış olması, sözlerinin de tamamen halka ait mani ve güftelerden oluşması, bir kısım ezgilerin yakılışına neden olan vakalarının bilinmesi; zurna, davul, kaval ve bazı kırsal bölgelerinde bağlama gibi çalgıların da kullanılıyor olması Harput Müziği’nin, Türk Halk Müziği içerisinde kalan yönünü göstermektedir. Bir kısım ezgilerinin ise tasavvufi ortamlarda oluşması ve bu haliyle halk tarafından sevilip yaygın kabul görmesi ve dini tören ve gecelerde ve zikirlerde söylenmesi ve güftelerinin genelde divan edebiyatı formunda sanat değeri olan şiirlerden meydana gelmiş olması, Harput Müziği’nin Türk Tasavvuf Müziği cihetinde değerlendirilecek parçalara sahip olduğunu göstermektedir. Ayrıca “Harput Divanı” diye bildiğimiz sanatsal ezginin nağmelerinin, Artukoğulları ve Akkoyunlular zamanında Harput’ta askeri tören marşı olarak kullanılan ezgilerin nağmelerinden günümüze intikal etmiş olması; bir yönüyle askeri müzikten etkileşime de bir örnek olmaktadır. Özetle, Elazığ - Harput Müziği tam manasıyla bir “Türk Müziği Harmanı” olup, bu harmanda Türklerin her türlü yaşayış ve anlayışlarından müziklerine yansıyan izler bulmak mümkündür.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN