Ömer Serdar'dan Flaş Açıklama!

Haber detayları için tıklayın.

PAYLAŞ
Harput TV - Harput TV

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı ve Elazığ Milletvekili Ömer Serdar, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Avrupa Parlamentosu'nun 8 Şubat 2018 tarihli oturumunda kabul ettiği "Türkiye'de İnsan Haklarının Durumu" başlıklı karar metnine yönelik değerlendirmelerde bulundu.

Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen “Türkiye’de Mevcut İnsan Haklarının Durumu” başlıklı raporun Türkiye’nin içinde bulunduğu koşulları anlamaktan uzak bir metin olup,Türkiye'nin Avrupa Birliği ile karşılıklı işbirliğine zarar verecek mahiyette olduğuna vurgu yapan Serdar, "Hemen her fırsatta Türkiye karşıtı oluşumlara sahip çıkan, konu Türkiye olunca nesnellikten uzak her karara büyük bir hevesle imza atan Avrupa Parlamentosu’na şunları hatırlatmak isteriz" dedi ve ekledi:

"15 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY terör örgütü tarafından gerçekleştirilmek istenen darbe girişimi, Türkiye’nin meşru hükümetini ve demokratik kurumları hedef almıştır. Darbeciler, vatandaşlarımızın –başta yaşam hakkı olmak üzere- temel hak ve hürriyetlerine kast etmiş ve anti-demokratik yöntemlerle seçilmiş hükümeti devirmek istemişlerdir. Bu tehdidin bertaraf edilmesi için gerekli olan Olağanüstü Hal ilanı, Türkiye’nin en doğal hakkıdır. OHAL kapsamında alınan tedbirler de uluslararası yükümlülüklerimize uygun ve hukuk ilkeleri çerçevesinde yürütülmektedir. Olağanüstü Hal, sadece Türkiye’nin başvurduğu bir yöntem değildir. AB üyesi pek çok ülke, milli güvenlik kaygıları söz konusu olunca böyle bir yönteme başvurmaktadır. Kendi güvenliğinin tehlikede olduğu dönemlerde “hukuk devleti ve insan hakları” ilkelerini askıya alan Avrupa’nın bu konuda empati yapması yerinde olacaktır.

Zeytindalı Harekâtı, Birleşmiş Milletler Şartı’nın 51. Maddesinde kayıtlı meşru müdafaa hakkına istinaden, ilgili Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararlarına ve uluslararası hukuka uygun olarak yürütülmektedir. Türkiye bu harekâtı yaparken, oradaki terör örgütlerini ve sınırlarımıza yönelik tehditleri uzaklaştırmak istemiştir. Bu operasyonun hedefinde terör örgütü PKK’nın Suriye kolu olan PYD/YPG ve bölgedeki DEAŞ unsurları bulunmaktadır. Bu harekât yapılırken azami hassasiyet gösterilmiş ve sivil kayıpların yaşanmaması adına her türlü önlem alınmıştır. Avrupa Parlamentosu, eğer bir insan hakkı ihlali arıyorsa, Avrupa Parlamentosu’na tavsiyemiz, Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları kuruluşlarının, PKK/PYD konusunda hazırladıkları raporlarını okumaları olacaktır. PKK, 2002 yılından beri Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesinde yer almaktadır. Türkiye’nin DEAŞ ile mücadelesinden övgüyle bahseden Avrupa Parlamentosu, bir başka terör örgütü olan PKK ve türevleriyle mücadelesinde ise ikircikli bir tutum ortaya koymaktadır. PKK/PYD terör örgütü de tıpkı DEAŞ gibi, Avrupa Birliği’nin terör örgütü listesindedir. Birleşmiş Milletler ve uluslararası insan hakları kuruluşları tarafından yayımlanan raporlarda da PKK/PYD’nin yaptığı insan hakları ihlalleri uluslararası toplumu rahatsız etmektedir. Türkiye’nin PKK/PYD ile mücadelesi bu minvalde değerlendirilmeli, ülkemizin özveriyle yürüttüğü bu mücadelenin Avrupa için de hayati önemi haiz olduğu Avrupalı müttefiklerimiz tarafından da görülmelidir. Kendi binalarına terör örgütünün sembollerinin asılmasına izin veren Avrupa Parlamentosu’nun, terör örgütü listesine aldığı PKK’ya terör örgütü gibi davranması Avrupa Birliği’nin felsefesine uygun bir yaklaşım olacaktır.

Türkiye, demokratik hukuk devletinin gereklerine hassasiyetle riayet eden bir ülkedir. Türkiye’nin, “demokrasi, insan hakları ve evrensel hukuk” alanlarındaki hassasiyetleri en üst noktadadır. Bu konularla ilgili her türlü her türlü tarafsız eleştiri ve yapıcı öneriye açık olduğumuz bilinmeli; buna karşın ülkemize yönelik tutarsız, önyargılı, sübjektif ve rasyonellikten uzak kararlara müsamaha göstermeyeceğimiz unutulmamalıdır. Türkiye, Birliğe katılma iradesi taşıyan ve bunu her fırsatta dile getiren demokratik bir hukuk devletidir. Avrupalı müttefiklerimizden beklentimiz, ortaklık ruhuna uygun olarak davranmaları, karşı karşıya kaldığımız sıkıntıları aşabilmek adına demokratik bir sabır göstererek destekleyici ve kolaylaştırıcı bir konum belirlemeleridir."

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN