Sağlık Sen 'EVET' Diyor

Elazığ Sağlık Sen Şube Başkanı Mehmet Karataş yaptığı yazılı açıklamada Yeni Türkiye için, çocukların geleceği için, alın teri değerlenmesi için, ekmeğin büyümesi için Evet diyeceklerini dile getirdi.

PAYLAŞ
Harput TV - Harput TV

Elazığ Sağlık Sen Şube Başkanı Mehmet Karataş yaptığı yazılı açıklamada Yeni Türkiye için, çocukların geleceği için, alın teri değerlenmesi için, ekmeğin büyümesi için Evet diyeceklerini dile getirdi. Karataş'ın açıklaması şu şekilde; "Aziz milletimiz, 2007 yılında ilk adımı atılan düzenlemeye verdiği destekle tercihini cumhurbaşkanlığı hükümeti sisteminden yana kullandığını zaten ilan etmiştir. Recep Tayyip Erdoğan’la; artık bizzat halk tarafından seçilmiş Cumhurbaşkanı ile Türkiye’nin zaten milletin Cumhurbaşkanını direkt seçme hakkını eskisi gibi Meclise verme konusu bir geriye gidiş asla söz konusu olamaz. 16 Nisan’da milletimizin takdirine, onayına sunulacak olan anayasa değişikliğine 10 yıl önce atılan bu adımın tamamlanması olarak bakmak gerekiyor. Milletimizin o zaman yüzde 69 ile evet dediği reformun nihai hedefine ulaşmasını sağlayacak bu değişikliği de aynı şekilde sahip çıkmamız gerekiyor.

    Bizler; ekmeğimiz büyüsün, istikrar sürsün istiyoruz. Çünkü bu ülke, koalisyon hükümetlerinden, kapalı kapılar ardındaki pazarlıklardan çok çekti. "93 yılda, 65. Hükümet.. Bir buçuk yıla bir hükümet düşüyor. Bu sendikal hayata da yansıyor. Millete merhaba demek için zamanı yetmez. İstikrarın olduğu dönemleri ortalamaya aldığınız zaman, istikrarın olduğu süre 23 ay olarak gözüküyor. Türkiye'de 3 buçuk dönemlik bir istikrar dönemi var. Bunların ilki Menderes dönemi, ikincisi Özal dönemi, üçüncüsü iktidarını hala sürdüren Ak Parti dönemi. Buçuk olan da, zekât miktarı kadar da olsa, millete hizmet etme fırsatı bulmuş ama çok önemli hizmetler ettiği için, Türkiye'de milletin saygınlığını kazanmış ve Türkiye'nin toparlanmasına vesile olmuş olan Merhum Erbakan hocamızın koalisyon ortağı olarak iktidar ettiği dönemlerdir. Onun haricindekilerin tamamı mevcut birikimlerin kaybedildiği dönemler"

     Hedefimizin; Yeni Türkiye’yi inşasına omuz verme, 2023 hedeflerine ulaşma, 2053 ve 2071 vizyonlarımızı hayata geçirme noktasında olduğunu milletimize anlatmak zorundayız. Cumhurbaşkanlığı sisteminin ‘tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet’ ilkelerinin sistemi olduğunu çevremizdeki herkesle paylaşmalıyız. Bakın; 18 maddelik Anayasa değişikliğinin 4 maddesi farklı hususlarla ilgiliyken, kalanları doğrudan yönetim sistemindeki değişikliği düzenliyor. 

     Birinci madde, yargının ‘bağımsız’ olduğu ibaresinin yanına ‘tarafsız ilkesi ilave ediyor. Yargı bağımsızdır, tarafsızdır; bu kadar net. Yargı ne FETÖ, ne de benzeri yapıların tahakkümü altına asla ve asla giremez, girmemeli. 

     İkinci madde, milletvekili sayısının 550’den 600’e çıkmasıyla ilgilidir. Bu değişiklik, Türkiye Büyük Millet Meclisinin temsil tabanını genişletirken, milletvekili başına düşen nüfusumuz dikkate alındığında, dünyadaki örneklerine de uygundur. 550 ile değil de 600 milletvekiliyle sadece milletin vekilleri olacak. Ve asıl görevlerini yapacaklar, KANUN yapma irade ve yetkilerini ortaya koyacaklar. 

     Üçüncü madde seçilme yaşını 25’ten 18’e indiriyor. Gençlerimizin kendilerine 18 yaşında seçme hakkı veren, ama seçilmelerine rıza göstermeyen bu sistemi değiştirmek için halk oylaması sürecinde önemli bir fırsattır. Sonuçta; biz gençlerimizin her zaman her anlamda önü açılsın, yolu açılsın isteriz. 

Dördüncü olarak da, Anayasa değişikliğinin metninin 13. maddesinde yer alan disiplin haricindeki askeri mahkemeleri kaldıran değişikliği sayabiliriz. Bu çok çok önemlidir. Türkiye’nin bir adım daha sivilleşmesi, olası askeri vesayete kapı aralayacak bir maddenin daha kaldırılması anlamında son derece mühimdir. 

      Diğer maddeler büyük ölçüde mevcut sistemden cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemine geçişi düzenliyor. Yeni düzenlemenin en basit ve doğru ifadesi, başbakanlık kaldırılıyor yerine cumhurbaşkanlığı ile başbakanlık makamlarının birleştiriliyor şeklinde bir tespitte bulunmak olmalıdır. Böylece her ikisi de gücünü halktan alan iki yürütme yerine bir tek makam ortaya çıkıyor. Bunun anlamı şudur: Millet kime oy verdiğini, kimden icraat beklediğini, kime hesap soracağını çok net şekilde bilecektir. Bu kişi artık cumhurbaşkanıdır. Yürütme gücü tamamen cumhurbaşkanında toplandığı için, artık bu görevde bulunan kişinin ne hükümeti, ne meclisi, ne başka bir bahaneyi öne sürerek sorumluluktan kaçma imkânı kalmıyor, hesabı verecek. Yardımcılarını, bakanları, üst düzey bürokratları atayan cumhurbaşkanı, yürütmenin tüm icraatlarından sorumlu olarak çalışacak, seçimlerde de yaptıklarının ve yapmadıklarının hesabını millete verecektir. Hükümet ağırlıklı olarak Meclis dışından isimlerle kurulacağı için, -Meclis içinden de hükümete alınabilecek isimler olabilir- yürütme ile yasamanın iç içe geçmesinin sebep olduğu sıkıntılar da ortadan büyük ölçüde kalkacaktır. Tekrar altını çiziyorum; Bu mesele Recep Tayyip Erdoğan’ın kişisel meselesi veya AK Partinin parti meselesi değildir. Bu mesele milletin meselesidir. İstikrarsızlık, güçsüz hükümet yönetimleri ve ortaya çıkan sosyal patlamalar, terör, ekonomik krizler. Biz; güçlü bir yönetimden, hızlı kararlardan, sürdürülebilir politikalardan, ekmeğimizin büyümesinden yanayız.  

      Yeni Türkiye için, çocuklarımızın geleceği için, alın terimizin değerlenmesi için, ekmeğimizin büyümesi için Evet diyeceğiz.

      Bu yüzden; Sistemin değişmesine sonuna kadar, kardeş ve millet kalmaya ise sonsuza kadar evet diyeceğiz."

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN