Elazığ'ın İleri Gelen İsimlerinden '18 Mart' Mesajı

Elazığ'ın ileri gelen isimleri Çanakkale Zaferi'nin 103. yıl dönümü münasebetiyle bir mesaj yayımladı.

PAYLAŞ
Harput TV - Harput TV

Elazığ'ın ileri gelen isimlerinden Elazığ İl Emniyet Müdürü Doğan Cangül, Elazığ Milli Eğitim Müdürü Feyzi Gürtürk, Avukat İbrahim Gök, Elazığ TSO Başkanı İdris Alan ve EKG Derneği Başkanı Metin Akgün Çanakkale Zaferi’nin 103. yıl dönümü münasebetiyle mesaj yayımladı.

İşte o mesajlar:

Elazığ İl Emniyet Müdürü Doğan Cangül:

18 Mart 1915 tarihinde bağımsızlığına yürekten inanan bir milletin ortaya koyduğu eşsiz bir iman ve inanmışlık örneği neticesinde tarihe unutulmayacak bir not düşüldü, “Çanakkale Geçilmez”. Yokluklar içinde verilen büyük mücadele masa başında yapılmış olan hesapları bozmuş, milli mücadele ruhuyla yanacak olan ateşe önemli bir kıvılcım olmuştur.          

18 Mart Şehitleri Anma Günü ve Çanakkale Zaferinin 103. yıl dönümü münasebetiyle başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere ebedi saadet yurdu olan ahirete intikal etmiş, vatanını canından aziz görmüş tüm kahraman şehit ve gazilerimizi rahmet ve minnetle anıyorum.   

 

Elazığ Milli Eğitim Müdürü Feyzi Gürtürk:

Türk milletinin gurur kaynağı, muzaffer tarihinin mümtaz sayfalarından biri olan ve 103. Yıl dönümünü kutladığımız 18 Mart Çanakkale Zaferi, milletimizin birlik ve beraberlik uğruna tüm varlığını ortaya koyduğu unutulmaz bir destandır. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum” sözlerinin vücut bulduğu bu zafer, Türk milletinin istiklali uğruna nelerini feda edebileceğinin en bariz göstergesidir.  
Kahraman ecdadımız soylu bir mücadeleyle bu vatanı müdafaa ederken, imanından güç almış, vatan sevgisiyle ayakta kalmıştır. Onlar, ezanımız dinmesin, bayrağımız inmesin, namusumuz çiğnenmesin diye canlarını feda etmekten kaçınmamıştır. Zira vatanı savunmak, bir milletin sahip olduğu maddi ve manevi bütün değerleri savunmaktır. 
Çanakkale Zaferi, tarihte eşi benzeri olmayan bir kahramanlık destanı ve Cumhuriyetimizin kuruluşuna giden önemli bir adımdır. Bu bakımdan Çanakkale, aziz milletimiz için olduğu kadar, bağımsızlık mücadelesi veren bütün milletler ve insanlık dünyası için de bir kurtuluş rehberi olmuştur. Vatan Şairimiz Akif’in ifadesiyle; “Yedi iklimi cihanın” karşımıza durarak yaptıkları saldırılara, iman dolu göğsünü siper edip aziz canlarını feda ederek cevap veren ecdadımız, o gün attığı birlik ve beraberlik temeliyle bizlere ölümsüz bir eser bırakmışlardır. Bizler millet olma bilinciyle, en güç koşullarda bile ’Çanakkale Geçilmez’ dedirten sağlam bir bilinç ve ruhun mirasçılarıyız. 
Bugün millet ve yaşadığımız coğrafya olarak ağır bir imtihandan geçiyoruz. Bizi birbirimize düşürmek, gücümüzü zayıflatmak isteyenler tarafından, mezhep, meşrep, ırk, renk, coğrafya ayrımı gözetmeksizin kardeşliğimiz, birlik ve beraberliğimiz, huzurumuz hedef alınıyor. Sınırlarımızdaki terör örgütleri beslenerek yeni bir ateş çemberi oluşturulmaya çalışılıyor. 
 Bize düşmanlık edenler, kardeşliğimizi, birlik ve dirliğimizi hedef alanlar bilmelidirler ki; bizler bu topraklarda rengi rengine, dili diline, sesi sesine, gönlü gönlüne karışmış bir milletiz. Bizler asırlardır sevinçte kederde, varlıkta-yoklukta birlikte ağlayıp birlikte gülmüş bir milletiz. Hiçbir acı, hiçbir hain plan bu milletin birlik ve beraberliğine helal getiremeyecektir. Hiçbir hain plan ülkemizin gelişmesinin, büyümesinin ve mazlumlara nefes olmasının önünde engel olamayacaktır. 
Bu duygu ve düşüncelerle 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferinin 103. Yıl dönümünü ve Şehitlerimizi Anma Günü’nü kutluyorum. Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, bu aziz vatan ve kutsal değerlerimiz uğrunda fedayı can eyleyerek bu toprakları bizlere vatan yapan kahraman şehitlerimizi rahmet, minnet ve şükranla anıyorum.

 

Avukat İbrahim Gök:

Tarih boyunca dünyaya hak ve adalet dağıtan ecdadımız, haksızlığın ve zulmün karşısında durmuştur. Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıf düştüğü son zamanlarında topraklarımızı paylaşmak isteyen emperyalist güçlere karşı amansız bir mücadele veren ordumuz, Çanakkale’de, savaş tarihine altın harflerle geçen bir destan yazmıştır. Onca imkânsızlık ve yokluğa rağmen yazılan bu destan, inancın ve bağımsızlığın eseridir. Ordu-millet el ele vererek kendisinden sayı ve imkân olarak kat kat üstün olan düşmanı toprağa ve denize gömen bu şanlı millet, aynı destanı bir asır sonra da yazmaya devam etmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti’ni zayıf düşürmek için başta taşeron terör örgütleri olmak üzere her türlü ayak oyununu oynayan emperyalist güçler, komşu ülkelerin yönetim boşluğundan yararlanarak, etrafımızda terör çemberi oluşturmaya çalışmaktadırlar. Başta ülkemiz üzerinde oynanan bu sinsi ve kalleş planı bozan devletimiz, önce topraklarımızdaki terör örgütlerini, şimdi de komşu devletlerde yuvalanan terör örgütlerini bertaraf ederek, bölgeye barış ve huzur getirmek için büyük bir mücadele vermektedir.

Suriye topraklarında ülkemize ve bölgemize karşı saldırılar yapan terör örgütleri ve onun destekçileri, kahraman güvenlik güçlerimiz tarafından bir bir bertaraf edilmektedir. Bilinmelidir ki Çanakkale muharebesini zaferle taçlandıran bu İslam Ordusu, Allah’ın izniyle Afrin Harekâtını da zaferle taçlandıracaktır. Bu inanç, bu vatan sevgisi, bu hak ve adalet anlayışı bizde olduğu müddetçe zalim ve haksıza karşı zaferlerimiz daim olacaktır.

Bu duygularla Çanakkale Zaferi’nin 103. yılını bütün kalbi duygularımla kutlarken, başta Çanakkale Savaşı’nda toprağa düşen 250 bin şehidimiz olmak üzere, o günden bugüne vatan savunmasında ve görevi başında hayatını kaybeden tüm şehitlerimizi rahmetle anıyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum. Rabbim ordumuzu muzaffer eylesin.

 

Elazığ TSO Başkanı İdris Alan:

Şanlı tarihimizin en özel sayfalarından birisi olan Çanakkale Zaferi sadece bizim değil, bütün dünyanın hayranlığını kazanmış bir destandır. Aslında askeri bir zafer olmanın da ötesinde 7’den 70’e bütün bir halkın inancının eseridir. Askerine inanan, bağımsızlığı olmadan yaşayamayacağını bilen bir milletin kenetlenmesinin tek yürek olmasının en güzel örneğidir.

Çanakkale savaşları, savunan orduların taarruz edenleri yenilgiye uğratmış olduğu, nadir örneklerdendir. Vatanları için canlarından vazgeçmeyi göze alanlar, kendilerinden sonra gelen nesillere büyük bir onur ve gurur bıraktılar. Bizler iyi biliyoruz ki, bugünlerimizi başta Çanakkale olmak üzere bütün Kurtuluş mücadelemizdeki şehitlerimize borçluyuz.

Bu yazılan tarih bize şunu öğretti ki: Biz kahraman atalarımıza, şehitlerimize borcumuzu ancak bu cennet vatanı her türlü düşmana karşı sonuna kadar savunarak ve Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal’in bize hedef gösterdiği gibi ülkemizi uygarlık yolunda en ileri noktaya getirerek ödeyebiliriz. Birlik ve beraberliğimizi her türlü oyuna ve saldırıya karşı koruyarak ödeyebiliriz.

Elazığ iş dünyası adına, bu duygu ve düşüncelerle bugün Afrin’de ülkemizin birlik ve bütünlüğü için destan yazan tüm güvenlik güçlerimizi ve Mehmetçiği Yüce Allah (c.c.)’ın muzaffer etmesi dileklerime, Çanakkale başta olmak üzere bu toprakları bizlere vatan yapan tüm şehitlerimizi bir kez daha minnetle ve rahmetle anarken, Çanakkale Deniz Zaferi’nin 103. Yıldönümünü kutluyorum. 

 

EKG Derneği Başkanı Metin Akgün:

İçinde bulunduğumuz Mart ayı, Türk tarihinde iki büyük hadiseye tanıklık eder. Bunlardan biri dünya tarihine olan tesiri yanında, hürriyet ve istiklalin, haçın karşısında vatanın, İslam dünyasının bütününün müdafaasında dönüm noktası olan 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi, diğeri ise, yok olmanın eşiğinden kurtulan necip milletimize istiklalin sembolü olan Marşın 12 Mart 1921 de “İstiklal Marşı’nın” kabulüdür…

Çanakkale Zaferi; Birinci Dünya Savaşında kahraman askerlerimizin, cihanı hayrete düşüren bir iman ve kahramanlık destanıdır.

“Kimi Hindû, kimi yamyam, kimi bilmem ne belâ...

Hani, tâuna da züldür bu rezil istilâ!”

Satırlarında ifadesini bulan şekli ile rezil bir istilaya uğrayarak; vatanı, bayrağı, dini, bütün değerleri ile yok edilmek istenen bu necip milletin;

Ey bu topraklar için toprağa düşmüş asker,

Gökten ecdat inerek öpse o pak alnı değer.

Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi,

Bedrin aslanları ancak bu kadar şanlı idi.[2]

Satırlarında yer aldığı üzere, vatanı, bayrağı, dini, bütün değerleri ile yok edilmek istenen bu necip milletin, döktüğü kanla, “Tevhidi” kurtardığı, “Bedrin Aslanları” mukayese edilen bir büyük kahramanlık destanıdır Çanakkale...

Çanakkale, dağların, taşların şüheda gövdesine büründüğü diyardır.

Çanakkale, karasıyla, deniziyle bir hilal uğruna nice güneşlerin battığı yerdir.

Anadolu’nun her evinden, Rumeli’nin her bölgesinden, İslâm coğrafyasının her beldesinden;

Şam’dan, Bağdat’tan, Filistin’den, Beyrut’tan, Kahire’den, Kosova’dan, Üsküp’ten, Saray-Bosna’dan son ehli salibin salvetini yıkmak için ölesiye kardeş olan şehitlerimizin memleketidir Çanakkale.

Dilleri, kavimleri, ırkları, beldeleri farklı ancak imanları, idealleri, azimleri, gayeleri, niyetleri, duyguları bir olan, Mehmetçiklerin bir arada can verdiği mekândır Çanakkale.

Cennetü’l-baki’ ve cennetü’l-mualla misâli, dünyanın en yüce, en ulvi, en mukaddes şehitliklerinden biridir Çanakkale.

Çanakkale savaşı, Yüce Rabbimizin (c.c.) "Sizinle savaşanlara karşı Allah yolunda siz de savaşın"(1) emrine uyarak, cepheye atılan kahraman askerimizin destanıdır.

Bu zafer, Hz. Peygamberin (sav) övgüsüne mazhar olmuş, necip milletimizin, iman ve azminin, metanet ve gücünün açık bir göstergesidir.

Bu zafer, Allah’ın (c.c.) “Ey mü'minler, bir savaş birliği ile karşılaştığınızda direniniz, Allah'ı çok anınız ki, başarıya eresiniz.” (2) Şeklindeki müjdesine mazhar olan, Mehmetçiğin cihat yolundaki azim ve gayretinin, destanlaştığı zaferdir.

Bu zafer, savaşta gözlerini kaybeden Mehmet’in komutanına verdiği cevapta; “Üzgün değilim, gözlerim görürken vazifemi yaptım, gözlerim göreceğini gördü” diyen ve Hz. Peygamber’in ““İki göz var ki ateş onlara değmeyecek; Allah’ın azabından korkarak ağlayan göz ve Allah yolunda nöbet bekleyen göz.” (3) Müjdesine nail olan Mehmetlerin kazandığı zaferdir.

Bu zaferle, bir Millet esir olmaktan kurtulmuştur.

Bugün, vatan ve hürriyetimize, din ve devletimize, can ve mal güvenliğine, gönderde dalgalanan bayrağımıza ve ezanımıza sahip isek, bunu vatan uğrunda canlarını feda eden aziz şehitlerimize ve gazilerimize borçlu olduğumuzu unutmamalıyız.

Millet olarak hepimize düşen, Çanakkale’de medfun bulunan şehitlerimizin aziz ruhlarındaki muhabbet ve birlikteliği, genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle, doğusuyla batısıyla, kuzeyiyle güneyiyle yaşamaktır. Kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi bozmak isteyenlere; aramıza fitne, fesat ve nifak tohumu ekmek isteyenlere asla fırsat vermemektir. Bugün de aynı iman, aynı gaye, aynı azim, aynı niyet, aynı duygulara sahip çıkarak, barışı, huzuru, kardeşliği, adaleti, fazileti yeniden egemen kılmaktır.

Unutmayalım ki, millet olarak tarihten ibret alıp Çanakkale ruhunu, birlik, beraberlik ve kardeşlik şuurunu diri tuttuğumuz müddetçe ulaşamayacağımız hiçbir hedef, başaramayacağımız hiçbir iş, üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorun yoktur. Yeter ki tefrikaya düşmeyelim.

İstiklal Şairimiz Mehmet Akif, dediği gibi;

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez,

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.”

Ne mutlu ki; dahili ve harici bedhahların, küresel eşkıyalarla yaptığı koalisyonuyla, tahrik, tertip ve tezgahlarına 15 Temmuz’da “DUR diyen, unutmayan bir neslin yaşadığına tanık olduk…

15 Temmuz kalkışmasında tankın önünde duvar olan Metin DOĞAN’ı, silahların önünde şehadete yürümek yönünde tereddüt duymadan gereğini yapan Ömer HALİSDEMİR’i görmek, Demet Sezen'den Safiye Bayat'a, Fatma Şahin'den Hande Fırat’a uzanan hanım efendilerin yaşadıkları kahramanlıklarıyla, Şerife bacı, Nene Hatunları aratmadıklarını fark ettik.

Bu fark edişlerimizden alınan güçle, ezberleri bozarak, islam alemine yönelen zulme dur demek için, sınır ötesinde, Afrin’de destan yazan Mehmetçiklerin etrafında bir ve bütün olan, yeni bir milletçe savaşın mana derinliğini yaşarken, Çanakkale ruhunu yaşadığımız ve yaşattığımızın farkındalığıyla yarınlara daha güvenle bakıyoruz.

Bu duygularla, şahsım ve Eğitimde Kaliteyi Geliştirme Derneği adına, 97. yıldönümünü idrak ettiğimiz İstiklal Marşının kabulü ve 103. yıldönümünü kutlayacağımız Çanakkale Zaferi münasebetiyle, milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u ve istiklal ve istikbal mücadelemiz sürecinde günümüze uzanan bütün şehit ve gazilerimizi rahmetle, yaşayan gazilerimizi minnetle anarken, Çanakkale Zaferi’ni idrak edişimin ertesinde mübarek üç ayların başlamasının da tevafuk olduğu idrakiyle, yaşamaya başladığımız Milli ve Manevi atmosferin hayırlar getirmesini niyaz ediyorum.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN