SP İlçe Divan Toplantısı Yapıldı

Saadet Partisi Elazığ Merkez İlçe Başkanlığı Ekim Ayı Aylık Divan Toplantısını gerçekleştirildi.

PAYLAŞ
Harput TV - Harput TV

Saadet Partisi Elazığ Merkez İlçe Başkanlığı Ekim Ayı Aylık Divan Toplantısını gerçekleştirildi.

Toplantıya İl Başkanı İbrahim HACIBEKİROĞLU, İl Belediye Başkan Adayı Haluk ARSLAN, Merkez İlçe Başkanı Mustafa KODAT, İl ve Merkez İlçe Yönetim Kurulu Üyeleri, Belde Başkanları, Mahalle Temsilcileri, Merkez İlçe Gençlik Kolları ve çok sayıda teşkilat mensubu katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Başkan Kodat; “Son olaylarda saldırı sonucu ve trafik kazası neticesinde şehit olan emniyet mensuplarımıza ve Askerlerimize Allahtan Rahmet diliyorum. Yakınlarına sabırlar diliyorum. Mekânları cennet olsun.

 Irak ve Suriye’de  yaşanan ve binlerce masun insanın yaşamını yitirmesine, milyonlarca insanın sığınmacı durumuna düşmesine sebep olan sıkıntılı süreç neticesinde, ateş ülkemize de sıçramaya başlamıştır. İktidarın Batı’ya dönmüş, işbirlikçi ve dirayetsiz politikaları neticesinde, ülkemiz de bugün endişe verici gelişmeler yaşanmaktadır. Terör, aynı merkezden düğmeye basılmışçasına, son günlerde birdenbire artmaktadır. Gün  geçmiyor ki yüreklerimize yeni bir acı, ocaklarımıza yeni bir ateş düşmesin. Bu menfur saldırıları gerçekleştirenler bilmelidir ki, karanlık hedeflerine hiçbir zaman ulaşamayacaklardır. Bu saldırıları gerçekleştirenler, ipi dış güçlerin elinde olan zavallı kuklalardır. Amaçları da milletimiz arasına kin ve nefret tohumları ekerek, kardeş kavgası çıkarmaktır. 

Değerli arkadaşlarım, Hangi renkten, ırktan ve inançtan olursa olsun, masum insanların ölmesi karşısında sessiz durmak, elbette kabul edilemez. Bu sebepten atılması gereken adımlar süratle planlanmalı, huzur ve sükûnu temin edici adımlar derhal atılmalıdır” dedi.

Olayların provake edilmeye çalışıldığı bölgeler dikkate alındığında, ülkemiz üzerinde tehlikeli bir oyun oynandığının açık olduğunu ifade eden Saadet Partisi Elazığ Merkez İlçe Başkanı Mustafa Kodat, bu tehlikeli oyunun hedefinin, kökünün bin yılı aşan kardeşliğimiz olduğunu söyledi. Kodat, bu sinsi ve kanlı oyuna karşı, hepimiz uyanık olmak zorunda olduğumuzu, tahriklere kapılmamamız gerektiğini belirterek, konuşmalarında şunları kaydetti: “Türküyle, Kürdüyle, bin yıllık kardeşliğimize uygun bir sağduyu ile hareket etmeliyiz. Ancak gelinen noktanın, terörle mücadele adı altında yürütülen çalışmaların, yetersiz kaldığı da açıkça görülmektedir.

Maalesef, daha önce de defalarca dile getirdiğimiz gibi, uygulanan yanlış politikalar, terörü çözmek yerine daha da büyütmüş ve verilen tavizler neticesinde daha da cesaretlendirmiştir. Çözüm süreci adeta çözülme sürecine dönüşmüştür

Bu ayın başında Meclis’ten bir tezkere geçirildi. Bu tezkereye göre, Mehmetçik yani Türk Silahlı Kuvvetleri yurt dışına gönderilebilecek. Yani yabancı ülkelere gönderilebilecek. Yabancı ülke dedikleri, İslam ülkelerine, yani Suriye’ye, Irak’a. Niçin gönderilecek? Oradaki kardeşlerinizi öldürsün diye.

Yine Aynı tezkere ile yabancı askerlerin, Türkiye’de konuşlanmasının önü de açılıyor. Yabancı askerler dediğin kim? Haçlı orduları değil mi? Yani Osmanlıyı paramparça edenlerin torunları değil mi, İslam coğrafyasını kan gölünü çevirenler değil mi? Türkiye’yi IŞİD’ten koruyacakmış. Yani Haçlı orduları bizi IŞİD’ten koruyacak öyle mi? NATO’nun ikinci büyük kuvveti TSK, IŞİD’e karşı bu ülkeyi savunmaktan aciz mi?  Değerli arkadaşlarım, NATO’nun bu zamana kadar bir tek İslam ülkesine huzur getirdiğine şahit olanınız var mı? Türkiye’ye huzur getirecek öyle mi?  Ey hükümet sizin amacınız başka. Siz belli bir planın uygulayıcısı durumundasınız. Siz hala büyük Orta doğu projesinin yani aslında büyük İsrail projesinin taşeronluk görevini yapıyorsunuz.

Haçlı Batı dediğiniz, barış adına girdiği her yere savaş götürmüştür. Huzur adına girdiği her yere kan ve gözyaşı götürmüştür.  Özgürlük adına girdiği her coğrafyaya zulüm ve esaret götürmüştür. Bundan 11 yıl önce Irak’ı Saddam gibi bir diktatörden kurtarıp Irak’a demokrasi, Irak halkına özgürlük getirecek bahanesiyle Irak’a girdi. Sonuç ne oldu; Irak üçe bölündü. 1,5-2 milyon insan hayatını kaybetti. 5 milyon insan mülteci hayatı yaşamaya mahkûm edildi. Getirdikleri tek şey kan gözyaşı  ve zulüm  oldu.

Şimdi de IŞİD bahanesiyle İslam coğrafyasında yeni bir katliama zemin hazırlıyorlar. Bu gerçeklere rağmen, Türkiye dâhil bazı İslam ülkeleri yöneticilerinin hala kurtuluşu Batı’dan aramaları, hala Birleşmiş Milletlerden medet ummaları, hala Amerika’nın, NATO’nun merhametine sığınmaya kalkışmaları, ancak ve ancak basiretsizlikle ve acziyetle  ifade edilebilir. Amerika’nın, Avrupa’nın, İsrail’in ipiyle kuyuya inilmez. Türkiye gerekçesi ve bahanesi ne olursa olsun NATO merkezli bir koalisyonda kesinlikle yer alamaz, almamalıdır.

İngiltere eski başbakanlarından Teacher’in 1990 yılında İskoçya’daki NATO toplantısında söylediği ‘NATO’nun yeni düşmanı İslam’dır’ sözünü  hatırlayınız.  ABD Eski Başkanı oğul Bush’un, 11 Eylül sonrası söylediği ‘Haçlı seferini başlatıyoruz’ sözünü hatırlayınız. 2001 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Rice’nin de 22 İslam ülkesinin  sınırlarını değiştireceğini söylediği BOP projesi sözlerini hatırlayınız.

Onlara göre bölünmesi gereken ülkelerden 22 İslam ülkesinden birisi de Türkiye’dir. İşte Türkiye’ye davet edilecek yabancı askerler de, bu düşünceye hizmet edecek askerlerdir. Bütün bunlar açık ve net bir şekilde ortada iken, hangi mantıkla batı ile koalisyondan bahs  edilebilir. 

Dün Irak’ta 2 milyon Müslüman’ı öldüren katillerle çözüm aramak, onlarla birlikte hareket etmek, hangi mantıkla izah edilebilir. Dün, Irak’ta yaşanan bir sürecin, Suriye’de tekrar edilmesinin, çözüm olmadığı herkes tarafından görülmelidir. Dün Suriye’de, Irakta yaşananlar, bugün/yarın Türkiye’de yaşanacakların provasıdır. Bu asla unutulmamalıdır.

Türkiye, İslam ülkeleri askerlerinden oluşacak bir Barış Gücü Daveti yapmalıdır. Mutlaka İran, Irak, Suriye ve Türkiye masaya oturmalı ve birlikte çözüm aramalıdır. Türkiye, hava sahasını ABD, NATO İsrail ve diğer batı ülkelerinin uçaklarına kesinlikle kapatmalıdır. Ancak ve ancak bölge ülkeleri ile yapılacak görüşmeler ve çözüm arayışları ile barış ortamının sağlanması mümkün olacaktır. Türkiye bu görüşmelerin öncülüğünü yapmalı ve derhal bu çerçevede adım atmalıdır.

Buradan ana muhalefet partisi CHP ye de bir sözümüz var. Bu CHP’nin varsa yoksa uğraştıkları tek alan bu Millettin dini, imanı, başörtüsüdür. Böyle yaptığı müddetçe de batmaya mahkumdur. Bu CHP’ye soruyoruz? Ya sana ne benim kızımın, eşimin başörtüsünden ey CHP. İktidar partisi işçileri köleleştirirken, taşeron işçileri yaygınlaştırırken sesi çıkmıyor, İktidar bu ülkeyi batıya kul köle etmek isterken CHP’nin sesi çıkmıyor, ama iş başörtüsüne gelince kıyameti koparıyor. Ya sana ne benim inancımdan benim başörtümden. Bu halkın bu milletin inancıyla uğraşmak sana ne kazandırıyor. Sen örtme kardeşim, istediğin kadar aç, ama bana, benim inancıma karışma çek elini bizden.

Türkiye’nin terör konusunda geldiği nokta, maalesef 12 sene öncesinden daha iyi değildir. Ahlak ve maneviyat açısından çöken bir ülke konumundayız. Sosyal açıdan çöken bir ülke konumundayız. Hükümetin iyimser tablolarına rağmen ekonomimiz dibe vurmuş durumdadır. Hükümet açıkları kapatmak için yine elde ne varsa satışa çıkarmanın hesaplarını yapmaktadır. Elektrik ve doğal gaza astronomik zamlar gün sayıyor. Emeklilerimiz ve dar gelirli vatandaşlarımız kimsenin umurunda değil.

İşte bütün bunlar gösteriyor ki çözümün tek adresi Saadet Partisidir. Bunu içinde önümüzdeki genel seçimler çok büyük önem arz etmektedir. İnşallah bütün halkımızın desteğiyle saadet partisi iktidara gelecek ve Ülkemizin içinde bulunduğu bu badirelerden kurtulacaktır” dedi. 

 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN