Verem Kontrol Kurulu Toplandı

Elazığ İl Verem Kontrol Kurulu Halk Sağlığı Müdürü Uzm. Dr. İbrahim Halil AKKUŞ başkanlığında toplandı.

PAYLAŞ
Harput TV - Harput TV

Elazığ İl Verem Kontrol Kurulu Halk Sağlığı Müdürü Uzm. Dr. İbrahim Halil AKKUŞ başkanlığında toplandı.

Toplantıya Halk Sağlığı Müdürlüğünden müdür, müdür yardımcısı, Bulaşıcı Hastalık Kontrol Programları ile Aile Hekimliği şube müdürleri, Merkez Toplum Sağlığı Merkezi sorumlu hekimi, Verem Savaş Birimi sorumlu hekimi - il tüberküloz koordinatörü, Fırat Üniversitesinden Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı, Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreterliğinden göğüs hastalıkları uzmanları, Elazığ Aile Hekimi Derneği başkanı, Eczacılar Odası Başkanı katıldı.

Toplantıda tüberküloz il koordinatörü tarafından İlimizde şuan aktif 60 hasta bulunduğu, bu sayının önceki yıllara göre düşüş gösterdiği, hasta sayısının Türkiye ortalamasının altında olduğu, hastaların ilaçlarının doğrudan gözetimli tedavi yöntemi ile yapıldığı, hastaların birlikte yaşadığı kişilerin temaslı muayenelerinin Sağlık Bakanlığının ön gördüğü sayının üzerinde yapıldığı, ilimizde tedavi başarı oranının iyi olduğu hakkında bilgiler verildi.

Daha sonra hastalığın etkin tedavisi için yapılması gerekenler üzerinde duruldu. Kurul toplantı sonucunda aşağıda belirtilen kararları alarak toplantıyı sonlandırdı.

İL VEREM KONTROL KURULU KARARLARI

1.Tüberküloz hastalarının tedaviye devamı ve uyumlarında Aile Hekimleri ve Verem Savaş Dispanserinin koordine içerisinde çalışmasının sağlanması.

2.Temaslı muayenelerinin etkin bir şekilde uygulanabilmesi için ilçedeki sağlık personellerine PPD eğitimi verilmesi ve temaslılar için hane ziyareti yapılması.

3.Okul ve halk eğitimlerinin düzenlenmesi.

4.DGT’nin etkili bir şekilde uygulanabilmesi için;

a-Toplum Sağlığı Merkezi, Aile Hekimleri ve Verem Savaş Dispanserinin işbirliği içerisinde çalışmalarını yapması.  

b-Hastaların mesajla bilgilendirilmesi

5.Verem hastalarından ihtiyaç sahiplerinin maddi olarak desteklenmesi için Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı ile Sivil Toplum Kuruluşlarıyla işbirliği yapılması.

6.Mobil tarama aracı için gerekli görüşme ve planlamaların yapılmasına oy birliği ile kararlar verilmiştir.
 

Elazığ Halk Sağlığı Müdürü Uzm.Dr. İbrahim Halil AKKUŞ tüberküloz hastalığı ile ilgili farkındalık oluşturmak için aşağıdaki bilgileri verdi.

 

TÜBERKÜLOZ (VEREM) NEDİR?

Tüberküloz,  M. tuberculosis complex olarak tanımlanan bir grup mikobakteri tarafından oluşturulan, çok değişik klinik görünümlere sahip kronik, nekrozitan bir enfeksiyondur. Hastalığın oluşumundan %97-99 oranında M. tuberculosis basili (mikrobu) sorumludur.

Tüberküloz basilleri, çoğunlukla akciğerlerde hastalık oluşturur. Akciğerler dışında kemikler, eklemler, beyin, böbrekler, sindirim sistemi, omurga gibi çeşitli organ ve sistemleri de tutabilir. Tüberküloz hastalığı uygun enfeksiyon kontrol önlemleri alındığı takdirde önlenebilen, uygun tedavi ile tamamen düzelebilen (iyileşebilen), hastalardan sağlıklı kişilere bulaşabilmesi nedeniyle toplum sağlığını ilgilendiren önemli bir enfeksiyon hastalığıdır. Tüberküloz hastalığına halk arasında ‘Verem hastalığı’ adı verilmektedir.

Verem tedavi edilebilir bir hastalıktır.

TÜBERKÜLOZ BASİLİ (MİKROBU) NASIL BULAŞIR?

M. tuberculosis basili tarafından oluşturulan tüberküloz hastalığı, tüberküloz hastasından sağlam kişiye aksırırken ve öksürürken solunum yoluyla bulaşır.

Verem mikrobu, güneş görmeyen ortamlarda havada uzun süre canlı kalabilir. Güneşten gelen ultraviyole ışınları verem mikrobunu kısa sürede öldürür.

En bulaştırıcı olan hastalar tedavi görmemiş, balgam mikroskobisinde tüberküloz basili müspet (ARB pozitif) olan akciğer ve larinks (gırtlak) tüberkülozu hastalarıdır. Hastalar öksürürken, hapşırırken ve konuşurken basiller (mikroplar) havaya saçılır.

Sağlıklı kişiler bu mikropları solunum yoluyla alırlar. Hasta ile yakın ve uzun süreli teması olan kişilere bulaşma riski fazladır. Bunlar; aile bireyleri, aynı evi paylaştığı arkadaşları, işyeri arkadaşları, askeri birliklerde veya hapishanelerde koğuş arkadaşları olabilir. Bulaşma için genellikle verem hastası olan bir kişi ile belirli süre birlikte yaşamak gerekir. Alınan basiller kişiyi hastalandırmaksızın vücutta saklı kalır ve vücut direncinin düştüğü bir anda hastalık oluşabilir.

Hastalık gelişme riskinin en yüksek olduğu dönem basil vücuda alındıktan sonraki ilk iki yıldır. İlk iki yılda %5, sonrasında %5 olmak üzere, yaşam boyu hastalık gelişme riski %10'dur. Tüberkülozlu hastaya uygun süre tedavi verildikten sonra bulaşma riski ortadan kalkar.

Tüberküloz hastalığı hava yoluyla bulaşır.

TÜBERKÜLOZ HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELERDİR, HASTALIĞIN TANISI NASIL KONULUR?

Tüberküloz hastalığı genellikle sessiz bir başlangıç gösterir. Kronik bir tablo vardır. Solunum sistemi semptomları, hastalığa spesifik olmayan sistemik semptomlar ve akciğer dışı diğer organ bulguları görülebilir.

Tüberküloz semptomları ve hastalığın ciddiyeti, çok hafifle hayatı tehdit eden tablo arasında değişebilir. Semptomlar/bulgular lokal veya sistemik olabilir. Tüberküloz hastalığı herhangi bir organ veya dokuyu tutabilir.

Solunum Sistemi Bulguları; öksürük, balgam çıkarma, hemoptizi (kan tükürme), göğüs ağrısı, sırt-yan ağrısı, nefes darlığı ve ses kısıklığıdır.

Sistemik Bulgular; ateş, gece terlemesi, halsizlik, çabuk yorulma, iştahsızlık, kilo kaybı, çocuklarda kilo alamama ve hastalığın olduğu organa özgün bulgulardır (lenfadenopati, hematüri (idrarda kan görülmesi), eklemde şişlik vb. ).

Tüberküloz hastalığının kesin tanısı balgamda tüberküloz basillerinin gösterilmesi ile konulur. Hastanın yakınmaları ile hastalıktan şüphelenilir. Hastanın değerlendirilmesinde kapsamlı bir tıbbi yaklaşım gerekir. Hastanın öyküsü, fizik muayene bulguları, akciğer filmi, tüberkülin cilt testi ile hastalıktan şüphelenilir ve bakteriyolojik ya da histolojik inceleme ile tanı kesinleştirilir. Toplum sağlığı merkezi verem birimlerinde (verem savaşı dispanserleri) tanı işlemleri, tedavide kullanılan ilaçlar ve takip ücretsizdir.

2-3 haftadan uzun süren öksürükte tüberkülozdan şüphelenilmelidir. Tüberküloz hastalığının kesin tanısı, balgamda tüberküloz basillerinin gösterilmesi ile konulur.

TÜBERKÜLOZ HASTALIĞI NASIL TEDAVİ EDİLİR, BU HASTALIKTAN NASIL KORUNABİLİRİZ?

Tüberküloz hastalığı ilaç tedavisi ile iyileşebilen bir hastalıktır. Tedavide birden fazla ilacın düzenli ve yeterli süre alınması gerekir. İlaçlarını önerilen şekilde aksatmadan, yeterli sürede içen hastaların hemen hepsi başarıyla tedavi edilir.

Tedavide kullanılabilecek temel ilaçlar; izoniyazid, rifampisin, etambutol, pirazinamid/morfozinamid ve streptomisin'dir. Tedavi süresi en az altı aydır. Tedavinin ilk iki ayından sonra kullanılan ilaç sayısı azaltılmaktadır. Bazı özel durumlarda tedavi süresi uzatılabilmektedir.

Tedavinin her gün düzenli bir şekilde alınması çok önemlidir. Düzenli tedavi hem hastanın iyileşmesini sağlar, hem de bulaşıcılığı hızla önleyerek toplum sağlığını korur.

Tüberküloz hastası ile temas eden kişiler muayene edilerek gerekenlere koruyucu ilaç tedavisi verilir. Ülkemizde koruyucu tedavide genellikle tek ilaç altı ay süreyle verilir. İlaçların düzenli kullanılması ve yeterli sürenin tamamlanması çok önemlidir.

Çocukları veremden korumak için doğumdan 2 ay sonra BCG aşısı uygulanmaktadır. BCG aşısı aile sağlığı merkezleri ve toplum sağlığı merkezleri verem birimlerinde ücretsiz olarak yapılmaktadır.

Tüberküloz hastalığı uygun ilaç tedavisi ile iyileşebilen bir hastalıktır.

DOĞRUDAN GÖZETİMLİ TEDAVİ (DGT) NEDİR?

Dünya Sağlık Örgütü ( DSÖ)  tarafından verem kontrol programları için önerilen tedavi yöntemi Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT)'dir. DGT, verem hastasının tüm tedavi süresince ilaçlarının her dozunu denetlenen bir görevli ya da sorumlu kişinin gözetiminde içmesi ve bu durumun kaydedilmesi esasına dayanan bir tedavi şeklidir.

DGT uygulamasının temel nedeni, tedaviyi kimin ne zaman bırakacağının öngörülememesidir. Verem hastalarının tedavileri en az 6 ay (ilaç direnci olan vakalarda bu süre uzayabilir) olmak üzere uzun bir süre almaktadır. Tedavi sürecinin uzun olması ve tedaviye başladıktan sonra hastaların bir-iki hafta içerisinde kendilerini iyi hissetmeleri (iyileşme belirtileri göstermeleri) nedeniyle verem hastaları tedavilerini yarım bırakabilmektedirler. Böylece hastalarda hastalığın tekrarlaması (nüks), çok ilaca dirençli tüberküloz gelişmesi, kronikleşme gibi istenmeyen sonuçlar görülebilmekte, tedavi süreci uzayabilmekte ve bu hastalar toplum sağlığını tehdit eden bulaştırıcı kaynak hasta haline gelebilmektedir.

DGT dışı uygulamalarda; ilaçlar hastalara aylık ya da iki aylık periyotlarla paketler halinde verilerek hastalardan kendilerine verilen bu ilaçları tam ve zamanında alması istenmektedir. Ancak hastalara toplu olarak ilaç verilmesi ve bu ilaçları düzenli bir şekilde kendilerinin alması şeklinde uygulanan bu yöntem hastaların bazılarının tedavilerini tamamlamamalarına sebep olmaktadır. Ayrıca düzensiz tedavi kullanan hastalarda ilaç direnci ortaya çıkmakta ve bulaştırdıkları kişilere de bu ilaca dirençli basilleri bulaştırabilmektedir. Bazı hastalar tedavisi oldukça zor olan kronik hastalar haline gelmekte ve tüberküloza bağlı ölümler artmaktadır.

DGT uygulamaları ile tedavi başarısı ve kür oranları artarken hastalık insidansı düşmektedir. Ayrıca bununla birlikte nüks oranları, ilaç direnci oranları da düşmektedir. Etkili ve başarılı bir tedavi için, hastalara DGT ile ilaçlarının içirilmesi gereklidir.

Etkili ve başarılı bir tedavi için tüberküloz hastalarına doğrudan gözetimli tedavi uygulamak gerekir. 

 

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN