Performansa Dayalı Ücret Olmaz!
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek'in 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ilişkin olarak yaptığı açıklamada, 'Özel sektöre göre daha yüksek ücret ver, iş garantisi ver ama performansı ölçme' düşüncesini doğru bulmuyoruz.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa ilişkin olarak yaptığı açıklamada, “Özel sektöre göre daha yüksek ücret ver, iş garantisi ver ama performansı ölçme” düşüncesini doğru bulmuyoruz.
Yıllardan beri kamuda performansa dayalı bir ücret anlayışının hükümetçe yerleştirilmeye çalışıldığını görmekteyiz, oysa kamu hizmetlerinde performans ölçümünün hakkaniyete uygun bir şekilde yapılması neredeyse imkânsızdır.
Son yıllarda ülkemizde kamu çalışanlarının ücretlerinde yapılacak değişikliklere ilişkin temel öneri performans ücretine geçilmesi olarak ifade edilmektedir.
Halen kamu kesiminde performansa dayalı ücret uygulaması 399 sayılı KHK’ye tabi olarak çalışanlar ve PTT AŞ’deki idari hizmet sözleşmeli personele uygulanmaktadır.
Yöneticiler tarafından yapılan performans değerlendirmesi sonucunda alınan puanlara göre çalışanların ücretleri farklı oranlarda artmaktadır. Temel ücret ve kıdem ücretine ilaveten alınan başarı ücreti temel ücrete ilişkin sorunları çözmenin bir aracı olmadığı gibi; eşit işe eşit ücret sağlamak için de çözüm yolu değildir. Özellikle, PTT’de idari hizmet sözleşmeli personel için getirilen performans sistemi çalışanı adeta köleleştirmeye yönelik uygulamalar içermektedir. Öyle ki, bir posta dağıtıcısının performans ücreti alabilmesi için yemeden, içmeden, dinlenmeden günde 20-30 km yürümesi ve günde 14-15 saat çalışması öngörülmüştür. Bu da idarecilerin performanstan ne anladığını açıkça ortaya koymaktadır.
Siyasi müdahalelere daha açık olarak çalışılan başta il özel idareleri ve yerel yönetimlerde çalışan geniş kesimler için başarı değerlendirilmesinin yapılmasında sübjektif unsurların, siyasi ve kişisel kayırmacılığın ön plana çıkması beklenen gelişmedir. Kaldı ki, bütün kurumlarda kamu hizmetlerine siyasetin nasıl etki ettiği kamuoyunun malumudur.
Kamu yönetimi, özel sektörden iki önemli noktadan ayrılır:
1-Kamu yararını ön plana çıkaran kamu politikası ve teşkilatlanması açısından,
2-Bürokratik yapılanmayı ön plana çıkaran devlet kültürü açısından.
Kamu yararının ön planda olduğu durumlarda, performans ölçümü için gerekli olan kamu kurumlarının hedeflerini kesin bir şekilde tanımlayamazsınız. Çünkü kamu hizmeti ve yararı, karlılık ve maliyet analizleriyle ölçülemez. Kaldı ki kamu kurumlarının performans değerlendirme sonuçları da güvenilir olmayabilir. Hâkim, savcı, avukat, denetmen gibi kamu personelinin performanslarını nasıl ölçeceksiniz? Sağlık sektöründe uygulanan performans sisteminin sonuçları hem hasta hem doktor hem de sağlık harcamaları açısından tam bir facia olmuştur.
Kamu yöneticilerinin politik davranışları ve statüleriyle ilgili gelecek kaygıları verdikleri kararları, özellikle idari kararları etkiler. Kamu hizmetlerinde performans ölçüm sistemi bu açıdan zorluklarla doludur.
A.Kerim EFLATUN
KAMU-SEN
Elazığ İl Temsilcisi