İş Başa Düştü - Aziz Dinç

İş Başa Düştü


Ülkemizde henüz birçok şehrimizin temel altyapı, ekonomik ve kültürel sorunlarını çözebilmiş değiliz. Şehirleri geriye götüren olumsuz gelişmelerin nedeni son yıllarda yaşanan ekonomik krizler olarak görünse de gerçekte sorun hatalı ekonomik ve siyasi yönetimdir. O şehrin insanlarının kendilerinden çok dışarıdan yardım bekleme eğilimine girmeleridir. Yaşanan sorunlar karşısında birlik ve beraberlik ruhunu kaybetmeleridir. Ortak düşünme ve yaratma güçlerini yitirmeleridir. Geleceklerini siyasi ve ekonomik menfaat sağlayan çevrelere bağlamalarıdır. Bu beklentileri karşılık bulmadığı vakit ise ümitsizlik ve hayal kırıklıkları yaşanmakta ileriye yönelik bir karamsarlık baş göstermektedir. Benim kusurum yok psikolojisi devreye girerek suçlu arama tavrı ortaya çıkmaktadır. Tabi ilk gelen akla gelen ve söylenen bu şehrin sahibi yok. Sahipsiz şehir söylemeleri. Bu doğrultuda Elazığ ı değerlendirirsek; 1985 ten itibaren izlenen yanlış politikalar sonucu sürekli kan kaybeden bir şehir haline geldik. Bunun sebeplerini saymaya gerek yok. Herkesin bu konuda kendine göre bir değerlendirmesi vardır. Benim üzerinde durmak istediğim nokta, bu gidişe bu şehirde yaşayanlar olarak nasıl dur diyebiliriz. Mevcut ekonomik koşular dikkate alındığında devletin illere katkısı bütçedeki öngörülen rakamlarla sınırlı. Ne yapabiliriz deyip bulduğumuz çözümleri ortaya koyup üzerinde tartışmamız gerekir. Bu konuda yıllardır resmi kurumlar, sivil toplum örgütleri toplantılar, çalıştaylar düzenlediler fakat bugün itibariyle yapılanların tam anlamıyla çözüm olmadığını görüyoruz. Çok şeyler söylenip yazılabilir. Kestirmeden bir çözümü sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu şehrin parasının bu şehirde kalmasını sağlamak. Bu konuda Elazığ da yaşayan her kardeşimizin desteğine ihtiyacımız var. Çok fazla üreten bir şehir olmadığımız gibi, dışarıdan fazla yatırım alan bir şehirde değiliz. Bunun yanında bir de kazandıklarımız dışarı gidince , geriye gitme süreci daha da hızlanmaktadır. Paramız bizde kalması gerekir. Nasıl mı? İhtiyaçlarımızı karşılarken paramızın bu şehirde kalması sağlayan kişi ve kuruluşlarla ticaret yapmalıyız. Bir çok alanda dışarıdan gelen çeşitli sektördeki markalar, kazandıklarını bu şehre harcamayıp dışarı götürmektedirler. Örneğin; Gıda sektöründe; Eğer alışverişini bu şehrin markaları olan Artı Market, Mis Aş, Öztunç, Nokta vb. alışveriş marketlerinden veya mahallendeki bakkalından yapmayıp, Migros, Bim, Şok gibi yerlerden yaptığın sürece paran dışarı gidecektir. Bu giden para bu şehirden uçup giden sermayedir. Yatırım olarak bize dönmeyecektir. Yerli esnaflarımıza yönelip onlara katkı sağlamalıyız. (Ör. Öz dostlar Firması unlu mamullerde ki kazançları artıkça hem bu alanda hem de marketçilik alanında yatırım yapıp yüzlerce insana iş imkanı sağladılar.) Dışarıdan gelen bu mağazalarda sebzeni veya meyveni alacağına mahallen deki pazarından alacaksın ki sermaye burada kalsın. Giyim sektörün de de aynı durum söz konusu. Dış sermayeli fabrika satış mağazaları bu alandaki kazancın çoğunu Elazığ dışına götürmektedirler. Ulusal bazda markalar kazancımızın büyük kısmını almalarına rağmen sadece zorunlu harcamaları dışında bu ile hiçbir katkıları yoktur. Bu bahsettiğim markalardan hangisinin bu şehirde üretime yönelik bir yatırım yaptığına şahit olduk. Tabi ki olmadık. Çimentonu, alçını, tuğlanı vs. malzemelerini alırken önce düşünüp bu verdiğin paranla kim Elazığ a yatırım yapacak ise onunla alış veriş yapacaksın. Organize sanayi bölgesinde kısıtlı imkanları ile yatırım yapıp ayakta kalmak için caba sarf eden onlarca iş adamımız var. Bunlara destek olmalıyız. Son yıllarda özel sektördeki en büyük yatırımı Açık İnşaat A.Ş. yaptı. Baskil ilçemiz de kurdukları Çimento fabrikasıyla binlerce kişiye iş imkanı sağladılar. Bunun gibi onlarca yatırımcıyı sayabiliriz. Bu fabrika yerine başka yerden Çimento alan birinin şehrin geleceği konusundaki serzenişte bulunması benim açımdan anlamsız. Kısaca, gıda, giyim, yemek, inşaat vs. alanlarda yapacağımız harcamalarda dikkatli olmalıyız. Paramızı buraya yatırım olarak döndürecek kişilere ve kurumlara yönlendirmeliyiz ve alış verişimizi bunlarla yapmalıyız. Buna karşılı yerli tacirlerimiz ve kardeşlerimizde üzerlerine düşeni yapmalı ve karşılıklı bir memnuniyet olmalıdır. Belki ilk etapta bu büyük markalarla rekabet edebilmeleri zor olacaktır. Bizlerin desteği güçleri artacaktır. Kurumlarımız da buna destek olması gerekecektir. Başta Belediyelere büyük iş düşmektedir. Her köşe başında, her sokakta bu alışveriş merkezlerinin açılmasına müsaade etmeyecekler. Dünyanın birçok ülkesinde küçük ve yerel esnafı korumak için bu alışveriş merkezleri şehrin en az 5 km. dışında faaliyet göstermelerine izin verilmektedir. Bizler kendi değerlerimize sahip çıkarsak, bir araya gelip fikir ve sermaye birlikteliği sağlarsak bu şehre en büyük hizmeti etmiş oluruz. Aksi takdirde söylediklerimiz iç boş sloganik laflardan öteye gitmez. Çok güzel bir sözümüz var, lafla peynir gemisi yürümez. 

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
25May
18May

Kimin İçin Yürüyoruz

14May
05May
14Nis

BİZ BU HALE NASIL GELDİK