100 Yıllık Ermeni Soykırımı Yalanı

Türk Diyanet Vakıf-Sen Elazığ Şube Başkanı Bilal DAL 24 Nisan Ermeni soykırım iddialarını yalanladı.

Türk Diyanet Vakıf-Sen Elazığ Şube Başkanı Bilal DAL 24 Nisan Ermeni soykırım iddialarını yalanladı.

Bilal Dal açıklamasında şu bilgileri verdi, “Türk Milleti ile Ermeniler arasındaki ilişkiler 19. Yüzyılın sonlarına kadar iyi seviyelerde yaşanmıştır. Ermeniler, Bizans İmparatorluğu'ndan görmediği sevgi ve alakayı Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde kat-kat fazlasını görmüşlerdir. Ermenilere has kilise, manastır ve ruhaniler vergilerden muaf tutulmuştur. Osmanlı Devleti'nde yaşayan Ermeniler, Osmanlı'daki en itibarlı grup olup, Ermenilere “millet-i sadıka” yani “sadık topluluk” ismi verilmiştir.

19. yüzyılın sonlarına doğru Osmanlının zayıflaması üzerine Haçlı zihniyeti Batılı güçlerin kışkırtma ve destekleri ile Fransız devrimiyle başlayan milliyetçilik akımları, Osmanlı himayesindeki toplulukları harekete geçirdiği gibi Ermeni topluluklarını da ayaklandırmış ve bağımsız bir devletin kurulmasıyla ilgili hayaller başlanmıştır.

İhtilalci ve terörist nitelik taşıyan bu örgütler, 1880'den itibaren faaliyetlerini artırmaya başlamışlar, özellikle İstanbul, Trabzon, Erzurum ve Van'da teşkilatlanmışlardır. İhtilal amaçlı olarak kurulan Ermeni teşkilatlarının en meşhur olanları Hınçak Komitesi ve Taşnaksutyun Komitesi'dir.

Hınçak Komitesi: Hınçak, çan sesi, çan ve çıngırak anlamına gelmektedir. Kafkas Ermenilerinden Avedis Nazarbeg ile arkadaşları tarafından 1887 yılında İsviçre'de kurulmuştur. Marksist ve merkeziyetçi nitelikte bir programa sahiptir.

Taşnaksutyun Komitesi: Ermeni İhtilal Cemiyetleri Birliği olarak da adlandırılan komite, 1890 yılında Tiflis'te kurulmuştur.

Bir taraftan yayın yoluyla geniş Ermeni kitlelerine düşüncelerini anlatırken, diğer taraftan da terörist çeteler oluşturarak Doğu Anadolu'da Osmanlı vergi memurlarına, postacılara, hâkimlere ve sivil halka saldırılar düzenlemeye başlamışlardır. Köylerde katliamlar gerçekleştiren bu çeteler, kendilerine yardım etmeyen Ermeni zenginlerini de öldürmekten geri durmamışlardır. Türk-Ermeni ilişkilerini bozduğu gibi, millet-i sadıka” ezberini de bozmuştur. 1890-1895 yılları arasında gerçekleşen Ermeni isyanlarının hemen hepsinde etkili rol oynamışlardır.

Millet-i Sadıkanın Devlete İhaneti

Çetelerin gerçekleştirdiği saldırılar ve yaptıkları katliamlar, hem Ermenilerin huzurunu kaçırmış, hem de Türkler ile Ermeniler arasındaki dostane ortamın bozulmasına yol açmıştır.

Kendi hayallerindeki devletleri için toprak koparmaya çalışan Ermeniler, “5 asır diğer imparatorlukların zulmünden kaçarak sığındıkları, kendilerine kayıtsız ve şartsız kucak açan ve her konuda kolaylık sağlayan Osmanlı'ya ihanet etmeye başlamışlardır.”

I. Dünya Savaşı'na kadar “saman altından su yürüten” Ermeniler, savaşın başlangıcından itibaren Rus ve Fransız birliklerine katılarak Osmanlı'ya karşı savaşmaya başlamışlardı. I. Dünya Savaşı başlangıcında Birleşik Milli Ermeni Kongresi, Ermenilerin Osmanlı'ya sadık kalacakları konusunda karar almışlarsa da bir süre sonra Ermeniler'den 180 bin kişi Osmanlı-Rusya Savaşı'nda Rus ordusunda gönüllü olarak çarpışmışlar ve birlikte yaşadıkları Türkleri arkadan vurmuşlardır.

Sözde Soykırım İddiası:

Ruslar ve Fransızlarla birlik olan Ermeniler, Türkler'e karşı akıl almaz katliamlar yapıyor ve bir zamanlar kendilerinin de yaşadıkları evlerini, yurtlarını yakıp-yıkıyorlardı. Osmanlı bu katliamların ve Ermenilerin yaptıkları zararların önüne geçmek için 24 Nisan 1915 tarihinde savaşa katılan, karışıklık çıkaran Ermenilerin tutuklanmasına ve doğudaki Ermenilerin ise yine Osmanlı toprakları olan Irak, Suriye ve Lübnan'a göç ettirilmesine karar verdi. Bu göç sırasında tehcir edilen Ermenilerin büyük bir bölümü yollarda hastalık, açlık, susuzluk nedeniyle hayatlarını kaybetmişlerdir. Ermeni komitecileri Batı'yı da arkasına alarak tehcir ile göç ettirilen Ermeniler için o günden beri soykırım yapıldığı iddiasında bulunmaktadırlar.

Tehcir kararının alınmasında en önemli faktör olan Van isyanı bütün hızıyla devam ederken, başka bölgelerde de isyanlar çıkmış ve ordu cephede Ruslarla savaşmakta olduğundan, bu isyanlar bastırılamamıştır.

Osmanlı arşivleri incelendiğinde; (Başbakanlık arşivi) Göçe tabi tutulan Ermeniler için tedbir alındığı bu arşivlerde yer almaktadır.

Bu isyan hareketlerinde savaşanlardan ve tehcirleri esnasında hastalıktan çok sayıda ermeni ölmüştür. Ermeniler tehcir sırasında 8.500 civarında kayıp vermişlerdir. Ancak Ermeni lobisi bu rakamlarla oynayarak tarihçi kılığındaki zerzevatlarla bu rakamı 1.5 milyona kadar çıkarmışlardır. Bazı çevreler de bu rakamları yüzbinlere çıkarmaktadırlar. Hâlbuki ölüler çoğalamazlar, ancak ne hikmetse Ermenilerin ölüleri giderek çoğalmakta ve çoğaltılmaktadır.

Sözde Ermeni Soy kırımı: Türkler katildir, Canidir, Irz düşmanıdır iddialarını içermektedir. Bu alçakça iddiaları asla kabul etmiyoruz. Bunu iddia edenlerin insanlığını tartışırız. Bu iddia sahibi ve destekçileri; kanıİslam dini ile problem yaşayanlardır.

Türk Milletinden tarihin rövanşını almak isteyenler, AB politikaları sebebiyle Türk Devletini baskı altına alarak önce özür dileme, sonra tanıma, sonra toprak ve sonra da tazminat içeren talepte bulunarak amaçlarına ulaşmak istemektedirler.

Ermeni soykırımı yalanı ile Türk milletine hakaret ve iftira atılmaktadır. Tarihe göz attığımızda mazlum milletlerin sığınağı olan asil Türk Milleti; Yahudi, Rum, Ermeni, Arap, Acem, Rus, Alman, Afgan Afrikalı olmak üzere birçok milleti zulümden kurtarmış ve himaye etmiştir. Erzurum'da, Kars'ta, Bitlis'te, Muş'ta, Van'da ve birçok ilimizde dedelerimizi, ninelerimizi toplayarak camide yakmış ve ırzına geçmişlerdir. Vahşetlerinde bunlarla yetinmeyerek işgal ettikleri her yerde diri diri toplu mezarlara gömecek kadar aşağılaşmışlardır. Yıllarca Türk Devleti ve milletince himaye gören ermeni, ihanet ederek Türk-Rus savaşlarında arkamızdan hançerlemiştir.

Bunlar tarihte yer alırken ve Diplomatlarımızı hunharca şehit eden Taşnak eşkıya ve kırıntılarına söz söyleyemeyen Haçlı dünyasını ve sözde ermeni soykırımını savunanları kınıyor ve lanetliyoruz.

Tarihte bu olup bitenleri, yaşanan insanlık dışı zalimlikleri, vahşeti, ihaneti ve kahpeliği unutmayacağız!

Van Akdamar adasındaki kilisesinde dedelerimizi şehit eden, genç kadın ve kızlarımızı kaçırıp ırzına geçen alçakları, ırzlarını korumak için göle kendini atan iffet abidesi kadınlarımızı unutmayacağız!

Bu alçaklıkları gizleyen Taşnak zihniyetini, bunları görmezden gelerek Meclislerinde karar alarak ülkemiz aleyhine durum oluşturan ülkeleri ve en acısı içimizdeki ermeni sevdalıları ihanet şebekelerini asla hatırımızdan çıkartmayacağız!

Batı ve Sözde Soykırım

Özellikle Amerika ve Batı tarafından sözde soykırım iddiaları nedense olayların olduğu ve bittiği dönemde değil de 50 yıl sonra 1965'te gündeme gelmiştir. Sanki Ermeniler kendilerine soykırım yapıldığını 50 yıl sonra keşfediyorlardı. Daha sonraki yıllarda bu iddia Müslüman Türkün düşmanı batılı zihniyetlerce de körüklenerek ve desteklenerek meclislerinde kabul ederek bir problem olarak Dünya kamuoyunu meşgul etmektedir.

Bu gün yalanlarının 100. yılını kutlamaktalar. Türkiye'nin gittikçe güçlendiğini gören Batılı ülkeler ona karşı kullanılabilecek bir silah arayışına girmiş ve küçük bir mermiden hafif ama atom bombasından bile daha tesirli olan “soykırım” gibi güçlü bir silahla Türkiye'nin karşısına dikilmişlerdir.

ABD'nin 40. Başkanı Ronald Reagan'ın hukuk danışmanı Bruce Fein, “Ermenilerin yaptığı Osmanlı`ya ihanetti ve bu durumda Osmanlı yönetimi askeri açıdan hassas olan bölgelerdeki Ermenileri bölgeden çıkartmak istemiştir. Bu sırada bazı talihsiz olayların yaşandığını, ancak bunlara “soykırım” demenin mümkün olmadığını” söylemiştir.

Batı dünyası, ülkelerinde yapacakları her seçimler öncesinde Ermeni seçmenlere seslenerek “Ermeni Soykırımı”nı tanıyacağı” sözünü veriyorlar. Bu sözde soykırımı başımıza kakan Batı kendi yaptıklarını nedense hatırlamıyor? Hatırlamak istememektedir. Amerikalıların Kızılderililere, Iraklılara, Fransızların Cezayirlilere, Almanların Yahudilere ve Rusların ve Çinlilerin Türkler'e karşı yaptıkları soykırımlarını, İngilizlerin sinsi siyaseti ile ülkeleri birbirine kırdırıp savaşlar çıkarttırma çukurluğunu niye kimse hatırlamıyor? Niye bu soykırımlar yıldönümlerinde anılmıyor? Bu soykırımı yapanlar neden kınanmıyor? Belki unutmuş olabilirler düşüncesiyle çok geçmişe gitmeyelim, Avrupa'nın göbeği Bosna'da, Boşnaklara yapılan soykırımı, Ermenilerin Hocalı'da yaptığı soykırımı, İsrail'in Gazze'de Filistinlilere yaptığı soykırımı, Irakta ve Suriye'de Türkmenlere yapılan zulüm ve soykırımları hür dünya niye görmezden geliyor?

Türk Milleti başına geçirilmek istenen bu alçakça yalan ve iftiralara karşı yek vücut tepki vermelidir ve milli bir duruş almalıdır.

Üzülerek şahit olduğumuz ve yüreğimizi burkan; Özünü ve kimliğini kaybetmiş siyasetçisi, aydını, basını, sivil toplum kuruluşlarından bazılarının, sözde ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili Ermeni diasporası, Avrupa Parlamentosu ve destekçilerinin iddialarını benimsemeleri zilleti yaşanmaktadır.

Ermeni soykırım iddialarıyla kamuoyu oluşturmaya çalışan; Başta Papayı, Avrupa Parlamentosunu ve aldığı karar paçavrasını, Alman Parlamento ve Hükümetini, soykırımı tanıyan meclisinde kabul eden tüm ülkeleri ve özellikle içimizdeki çıbanları, AP kararını kınayamayan HDP'yi ve yetkililerini, sözde aydın ve yazar takımını şiddetle kınıyoruz.

1915 yılında Rus ve Ermenilerin saldırısı sonucu Van şehrinin düşmesi üzerine, evler basılıp insanlarımız katledilmiş her taraf yağma edilmiştir. Hanelerinden zorla alınan Müslüman Türk kadın ve kızları Akdamar Kilisesi'ne götürülürken iffetlerini korumak için kendilerini göle atmışlardır. İffet abidesi bu büyüklerimiz için maalesef bir iffet anıtı bile dikemezken, bütün bu vahşetin yaşandığı Van Akdamar kilisesinin 2007 yılında 3.000.000 milyon civarında para harcanarak tamir ve restore edilmesini ve 729. Ertuğrul Gaziyi Anma ve Söğüt şenliklerinin yapıldığı 19 Eylül 2010 tarihinde sabıkalı Akdamar Kilisesinin açılarak ayin düzenlenmesini ve hemen hemen tüm TV'lerin canlı yayın yapmalarını Türk milletinin dikkatine ve hafızasına ibretle sunuyoruz. O gün tarihimizde, utanılacak kara bir leke olarak yerini almıştır.

Türk milletinin utanacağı saklayacağı hiçbir geçmişi ve tarihi yoktur. Mazisi şan ve şerefle doludur. İnsanlığa hizmet etmiş ve mazlum milletlere kucak açmıştır. Kendisine sığınan Yahudi, Alman, Rus, Arap, Ermeni, Rum kim varsa himayesine almıştır. Soykırımı arayanlar, Batı ve Haçlı zihniyetinin mazisine baksınlar aradıklarını orada bulacaklardır.

Soykırım bir karakter ve kültürdür. Hamdolsun Müslüman Türkün karakter ve kültüründe böyle bir zillet bulunmamaktadır.

24 Nisan 1915'de, Van isyanını başlatan Ermeni komitelerinin merkezlerinin kapatılması, evraklarına el konulması ve komite elebaşlarının tutuklanması için vilayetlere ve mutasarrıflıklara gizli bir tamim yollanmıştır. Ermenilerin katliam günü olarak kutladıkları 24 Nisan, bu tutuklamalardan dolayıdır.

24 Nisan 1915 tarihi kendisini himaye eden Müslüman Türk'ü arkasından vuran hain ermeni komitacıları, aydın, yazar-çizer takımının tutuklanmasının kutlanmasıdır. Bunun için 24 Nisan tarihleri Ermeni diasporası tarafından önemli kılınarak etkinlikler yapılmaktadır. 24 Nisan 2015 tarihi Sözde Ermeni soykırımının 100 yıllık Ermeni yalanının Ermeni Diasporasınca kutsanmasıdır.

24 Nisan, Türkiye'mizi kontrol altında tutmak ve çıkarları için ön almak amacıyla dışımızda ve sözde aydın ve gazeteci kılığındaki içimizdeki hainler ve konumlarını ve çıkarlarını koruma uğruna gafiller sebebiyle Ermeni meselesini hatırlama günü olarak hayatımızda yerini almıştır. Ermeni lobisi tehcirin 100. yılı münasebetiyle bu sembolik yılda Türkiye'ye karşı yoğun bir uluslararası kampanya yürütürken, Türk tarafı olarak bu yapılanlara karşı ve konu ile ilgili gereken tedbir alınması ve tepki verilmesi hususunda başarılı bir tavır alınamamıştır.

Ermeni diasporacıları, iddialarınızda samimi iseniz gelin arşivleri açalım. Tarihle yüzleşelim yüreğiniz yetiyorsa, zira tarih gerçekleri gizlemez.

Ermeni mezaliminde canlarını yitiren aziz şehitlerimizi ve ecdadımızı rahmetle anarken, 100 yıllık soykırımı yalanını sahiplerine aynen iade ediyoruz”.

Bakmadan Geçme