Şehit Sayılsınlar!..

Ankara'da kahpece bir saldırı yapıldı. Terör saldırılarında hayatını kaybeden vatandaşlarımızın şehit sayılması gerekmektedir. Bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Ankara'da kahpece bir saldırı yapıldı. Terör saldırılarında hayatını kaybeden vatandaşlarımızın şehit sayılması gerekmektedir. Bu konuda gerekli düzenlemeler yapılmalıdır. Terör örgütü hedef gözetmeden saldırıyor. PKK terör örgütünün bir strateji değişikliği ile sivil vatandaşları hedef aldığını görüyoruz. Ankara'da 13 Mart tarihinde yapılan son bir ay içindeki 2'inci, son 5 ay içindeki de 3'üncü saldırıdır. Bu saldırıların nerede gerçekleştirildiğine baktığımızda güvenlik zafiyetinin varlığını görmek mümkündür. Ankara'daki son iki saldırı Bakanlık binalarına, TBMM'ye çok yakın yerlerde gerçekleştirilmiştir. Ankara'da bir bomba patlatılacaksa sayılabilecek iki üç yer buralardır. Buna rağmen kimse sorumluluk üstlenmiyor. Oysa Ankara'nın göbeğinde bombalar patlarken, birilerinin bunu sorgulaması, birilerinin de sorumluluk üstlenmesi gerekmektedir. Üstelik olası terör saldırılarına karşı tedbir alınmamasını da kabul etmiyoruz.

Gelişmiş ülke, terör saldırılarını sineye çekenlerin yaşadığı ülke değildir. Gelişmiş ülke, demokrasiyle, hukuk ilkesiyle yönetilen ve iktidarların yaptığı hataları sorgulayan ülkedir. Soruyorum size, istihbarat örgütleri niye var? İstihbarat örgütleri birilerinin yatak odasını gözetlemek için değil, milletin güvenliğini sağlamak için var. Peki, bu kahpece terör saldırıları son olacak mı? İnşallah bu saldırılar son olur ve bundan sonra tüm illerimizde terör saldırılarının yapılma ihtimali göz önüne alınarak, her türlü tedbir alınır. Tabi bugüne baktığımızda bu saldırılar son olmayacak gibi görünüyor. Herkes şunu bilmelidir ki; biz milletimizden tarafız. Terörle mücadelede, emniyet güçlerimizin ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizin yanındayız. Bunlar, milletimizin Anadolu coğrafyasında varlığına tahammül edemeyen güçlerin organize kirli işleridir.

Çözüm sürecini şöyle bir hatırlayın. Anaların gözyaşının dineceği, her şeyin daha iyi olacağı söylenmişti. Öte yandan bu sürecin doğru olmadığını, mücadele edilmesi gereken terör örgütü PKK'yı daha da büyütebileceğini ifade etmiştik. Bugün çözüm süreci adı verilen bu sürecin, terör örgütüne can suyu süreci olduğunu görüyoruz. Asfaltın altına bombalar yerleştirilirken, mülki amirler, valiler kaymakamlar, güvenlik güçleri bunu görmezden gelmiştir. Şehirler silah deposu haline getirilirken, çözüm süreci akamete uğramasın diye yöneticiler sessiz kalmıştır. Tüm bunlar milletimize yapılan bir ihanettir. Milletimiz bu ihanetin sorumlularını asla unutmayacak, hesap soracaktır. Elbette gün gelecek sorumluluk makamındakiler mutlaka bunun bedelini ödeyecektir. Bir millet nereden gelirse gelsin, hangi sebeplerle olursa olsun yapılan ihanetleri unutursa, kendisine de ihanet etmiş olur. Unutan, hesap sormayan bilerek ya da bilmeyerek ihanetin bir tarafındadır.

Son yıllarda yaşadıklarımızı değerlendirdiğimizde, millet olma özelliğimizi kaybediyor muyuz?' sorusunu sormayan ve endişelenmeyen insanların sayısı çok azdır. İnsanların büyük kısmının sadece kendi nefsi için yaşayan insanlar haline geldiğini görmekteyiz. Okumuş, mürekkep yalamış, aydın değimiz insanlar dahi bu milletin gelecek davasını omuzlamak, ülkemizin yaşadığı sıkıntıları çözmek adına doğru şeyleri terennüm etmek yerine, ‘Aman başıma bir iş gelmesin, menfaatlerimden olmayayım' şeklinde bir kaygı içine girdiler. Böyle giderse millet olma özelliğimizi hızla yitireceğiz. Millet olamayan toplumların, mesela Suriyeli sığınmacıların yaşadıklarını görüyorsunuz. Üzerinde güvenle yaşayacağımız bir vatan toprağı yoksa namusumuz da, şerefimiz de tehlike altına girer. Dolayısıyla bu coğrafyayı nasıl vatan yaptığımızın, nasıl bedeller ödediğimizin iyi anlaşması gerekir.

Saygılarımla.

A.Kerim EFLATUN

Kamusen İl Temsilcisi

Bakmadan Geçme