Temizer Hikmet Tekin Anma Programında
MHP Elazığ Milletvekili Yavuz TEMİZER Şehit Hikmet TEKİN'i anma programına katılmak üzere Bingöl'e gitti.
MHP Elazığ Milletvekili Yavuz TEMİZER Şehit Hikmet TEKİN'i anma programına katılmak üzere Bingöl'e gitti.
1977 yılında MHP'den Bingöl Belediye Başkanı seçilen Hikmet TEKİN 1979 yılında uğradığı bir saldırıda şehit edilmişti.
Anma programı nedeniyle MHP Bingöl İl Başkanlığı'nda bir basın açıklaması yapan TEMİZER, vatandaşlarla da buluşarak sohbet etti. Çözüm sürecini sert bir dille eleştiren TEMİZER, “Mezar taşındaki ifadeyle "din, devlet ve millet uğrunda hizmet ederken kızıl kurşunlara hedef olan Şehit Hikmet TEKİN" ağabeyimizi hayırla yad etmek üzere toplanmış bulunuyoruz. Bu vesileyle dünden bugüne bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Rabbim şehadetlerini makbul eylesin. Makamlarını yüce kılsın. Onları ve bizi Cennette hamd sancağı altında buluşanlardan eylesin.
Hikmet TEKİN doğunun yedinci oğludur değerli hemşerilerim, eve dönen oğul. Dünü ve bugünü, doğuyu ve batıyı bilen, memleketin bahtı kara maderini kurtarmak için eve dönen oğul... Yine bu vesileyle, yıllardır "Sivas'ın ötesi" zırvalarıyla teröre psikolojik alan açanlara, bölücülüğe meşruiyet aşısı yapmaya kalkanlara da bir cevap vermek isterim:
Biz Ani'den, Malazgirt'ten, Çaldıran'dan beri buralardayız. Biz öteyi beriyi bilmeyiz. Biz, güneşin doğduğu yerden güneşin battığı yere kadar her yeri vatan kılma derdindeyiz. Biz, okunun düştüğü yere devlet kuran Türk Milletiyiz. Sivasın ötesi berisi ne ola ki... Yine o nasipsizlere hatırlatmak gerekir ki: Siz kısa pantolonla top peşinde koşarken Ülkücüler, Hikmet Tekinler Bingöl'de mukaddesat savunması yapıyordu. Bu kabir kupon arsa değildir, Elbette bilmezsiniz bu kabri. Bu kabir tapudur. Kanla imzalanmış, canla mühürlenmiş vatan tapusudur. Biz Hikmet TEKİN'in kabriyle mühürlenmiş Bingölümüzün evlatlarıyla, zazamızla, kurmancımızla nasıl konuşacağımızı, Nasıl yaşayacağımızı Berlinden, Brükselden, Vaşingtondan, Telavivden ve viski masalarındaki şerefsizlerden öğrenecek değiliz. Sultan Alparslandan Ulu Hakan Abdülhamit Hana bir kutlu gelenek var. Ne öğreneceksek onlardan öğreniriz. Hikmet Tekinden, Hadin Arı'dan öğreniriz ne öğreneceksek.. Şimdi ben, Elazığlı Yavuz Temizer, Bingöllü kardeşimle, Cudinin eteklerine tutunup selamet arayan kardeşimle, Botan çayından abdest alan kardeşimle, Muş ovasını namazgah kılmış kardeşimle nasıl geçineceğimi Hans'a Corc'a Frank'a Maykıl'a mı soracağım??? Bu nasıl bir anlayıştır? Daha doğrusu, Bu nasıl bir aymazlıktır? Böyle birşey nasıl mümkün olabilir? Böyle yaparsak, Nurettin Zengiyle Selahattin Eyyubi bizden davacı olmaz mı? Yavuz Selim Hanla İdris-İ Bitlis-i davacı olmaz mı bizden? Diyap Ağayla Hasan Tahsin bizden davacı olmaz mı? Hadin Arı ile Resul Kayaoğlu davacı olmaz mı bizden? Ve böyle yaparsak Başbuğ TÜRKEŞ ile Hikmet Tekin bizden davacı olmaz mı? Biz zazamızdan, kurmancımızdan bahsederken "kardeşiz" demeyi bile bir ayrılık işareti saymalıyız değerli dava arkadaşlarım. "kardeş olmak" iki ayrı bünye olmasını gerektirir en nihayetinde. Oysa biz biriz, aynı şeyiz. Aynı ruh, aynı bedeniz. Burada ayrılık gayrılıktan öte düşünülmesi gereken mesele şudur: Neler oluyor da, nasıl oluyor da, Dün moskofun durdurulduğu Bingöl dağlarında bugün vatan çocukları kalleş pusulara düşürülüyor??? Hikmet Tekini şehit edenlerle Hadin Arıyı şehit edenleri aynı mukaddesat düşmanı paydada buluşuran kim??? Doğunun mazlum çocuklarını Bir cinayet şebekesinin insafına terkeden "hikmet"ten nasipsiz bu güruh Hangi tepkimeden türedi??? Bu akılsızlar Aslında neyi çözmüş olduklarının, Hangi bağı koparmaya kalktıklarının bugün farkında mıdırlar??? Bu mesele kürdün meselesi değildir değerli kardeşlerim. Bu mesele bugünün de meselesi değildir. Bu, Haçlı seferleriyle başlayıp şark meselesine bağlanan, Hasta adam yaftalarından Sevr ihanetlerine uzanan Ve bugün bop zırvasıyla yeni bir kılığa sokulan O malum kuyruk acısı meselesidir. Bu, Güneyde Lavrenslerin, burada Binbaşı Noellerin meselesidir. Haç-siyon ittifakının hilalle kavgasının Vekaleten yürütülen ayağıdır bu olanlar. Bin yıllık kesintisiz, temiz, nizasız, nifaksız akışa karşı Bu kalkışmanın başkaca bir izahı yoktur. Bu aziz millet, Allahın izniyle bunun da üstesinden gelecektir. Bu binyılda yaşanmamış hangi güzelliği, Paylaşılmamış hangi sevinci vaadediyor bize bunlar? Tadılmadık acı kalmasın diyorlarsa Onda da eksiğimiz yok. Moğol istilasını yaşadı bu topraklar, Bu millet moskof zulmünü, ermeni mezalimini, Seferberlik yıllarını, istiklal harbini yaşadı. Sizin bu coğrafyaya verebileceğiniz bir şey yok! Almak istediklerinizi ise Verecek bulunmaz! Bizi "türkçeyi doğru düzgün konuşamayıp Türk ırkçılığı yapmak"la suçlayan twitter jönü de Onun akıl suflörleri de bilir ki, Bu mübarek coğrafyada Irkçılık neşv-ü nema bulamaz, bulamamıştır, bulamayacaktır. Irkçılk gibi bir melanetten Allah'a sığınırız. Twitter jönü bilmiyor mu ki, Tapındığı fiberglas put Tek kelime kürtçe bile bilmiyor... Irkçı görmek isteyenler, Türke dair ne varsa hedefe koyan nasipsizlere baksınlar. Bu jön, "Türkiyelileşeceğiz" diyerek Aslında bu toprakların çocuğu olmadığını, Birilerine vekaleten millete musallat olduğunu İtiraf etmektedir. Düşmanlık güttüğü milletin dilini kullanarak Millete tuzak kuranları rabbim böyle şaşırtır işte.
Bunlar ham hayallerdir değerli kardeşlerim. Başta da sonda da söylenecek söz şudur: Bin yılın hukukuna riayet etmeyenler Bu topraklara pasaportla girer ancak. Milletin ayranını kabartmaya çalışmayın. Bu coğrafyaya bir İsrail bile fazladır, ikincisine müsaade etmeyiz. Üç beş Leninist numarayla iç savaş çıkarıp oradan da bir devlet devşirebileceğini sananlar yanılıyorlar. Mayınla, kalleş pusularla devlet kurulduğu nerde görülmüş. Mağaralarda, gece karanlıklarında devlet kurulduğu nerde görülmüş.
Değerli kardeşlerim, tarih boyunca düşmanlığın dahi bir hukuku olagelmiştir. "yarın büyüdüğünde bizim ihanetimize ortak olmayacak" diyerek kundaktaki bebeğe kurşun sıkanların İnsanlığın hiçbir değerinden haberi yoktur. Bu zihniyet, "yarın büyüdüğünde yüzümüzü kara çıkartacak" diyerek kız çocuklarını diri diri gömen zihniyetle ortaktır ancak. Bu cahiliye zihniyetidir. Bu Ebu Cehil zihniyetidir. Batıldır. Her batıl şey gibi yok olup gidecektir. İslamcı kılığına girmiş birtakım kripto bölücülerin bilmesi gerekir ki, diyalog diyerek kapısına dayandıkları teröristlere söylemeleri gereken ilk söz Kelime-i şehadet getirmeye davet etmek olmalıdır. Hayata oy pusulalarının ardından bakanlar, Tek marifetleri bulduğunu sıfırlamak olanlar Elbette meselenin mahiyetini de ciddiyetini de anlayamazlar. Barzaniyle, bebek katiliyle dost olmayı beceren şu idareciler Bir kez de Hikmet Tekinlerle, Hadin Arılarla, Suat Kürşatlarla, Tello Kaptanlarla dost olmayı denerlerse Mesele hal yoluna girecektir. Onlar istemese de, Bin yıldır İslamın sancaktarlığını yapmış bu millet elbette evinde çıkan yangını söndürecektir. "Adalet" herşeyi layık olduğu yere koymak, herkese hakettiğini vermektir. Biliriz ki, fitne kıtalden yani öldürmekten beterdir. Hem fitne hem kıtal yapanların hakkı nedir Varın siz hesap edin. Kesinlikle adaletle hükmedeceğimizden emin olunuz.
Değerli hemşerilerim, Bizansı İstanbul kılan üç hilalle Bingöllünün Mardinlinin meselesi olamaz, yoktur da. "Mehmet"i Peygamberden övgülü Fatih yapan üç hilalle Ağrılının, Siirtlinin bir meselesi olamaz, Yoktur da. Diyarbekirin Elazığla bir meselesi olamaz, yoktur da. Bu millet, idareyi bürümüş gaflet perdesini de, boyundan büyük işlere heveslenmiş ihanet hamlesini de yırtıp atacaktır. Her nefis ölümü tadacaktır, değerli dava arkadaşlarım. Şehadet bir büyük rütbe, Bir kutlu nasiptir. Şerefli sözde buyurulduğu üzere, Gözümüz yaşarır, kalbimiz sızlar, elbette üzülürüz. Ama dilimizden Allaha isyan sözleri dökülmez. Hikmetlerin önden gittiği, Hadinlerin takip ettiği bu dava Bir taht-baht-saltanat kavgası değildir. Aziz milleti mutlu, yüce devleti güçlü kılmak, Bu vesileyle de Rıza-İ Bariye nail olmaktır davamız.
"imtisal-i cahid-ü fillah oluptur niyyetim
Din-i mübin-i islamın mücerred gayretidir gayretim" diyordu Hakanımız Yavuz Selim Han. Doğunun yiğit evladı Seyyid Ahmet Arvasi:
"bu dava özüdür islamiyetin / Bu dava güneşi mazlum milletin/ Bu dava herşeyden herşeyden çetin /Bu yolda dert hüzün gurbet bizimdir" diyerek şerhediyordu.
Bu vesileyle, bugün şehadetinin 36. Yılında bir araya geldiğimiz Şehit Hikmet Tekini Ve bütün şehitlerimizi bir kez daha rahmetle anıyoruz. Unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız... Görelim mevla neyler / neylerse güzel eyler...
Rabbim birliğimizi dirliğimizi daim etsin. Allah yar ve yardımcımız olsun. Allaha emanet olun”.