TÜM YAZILARI SON GÜNCELLEME: 25 Mayıs 2021 12:16
Ortadoğu'da Lüblan, İsrail,Ürdün,Irak ve Türkiye ile komşu ülkedir.
Akdeniz'e kıyısı olan jeopolitik önemi çok iyi olan ülkelerden bir olup, nüfusu 26 milyondur.
1963'ten beri Ülke Baas Partisi tarafından yöneltilmektedir; devletin başında 1970'ten beri Esad ailesi bulunmaktadır.
2010 yılından itibaren Arap Baharı adıyla başlayan olaylardan nasibini fazlasıyla alan ülkelerden biridir.
2011 yılının Mart ayında Ortadoğu'da yaşanan dalgalanmadan etkilenerek Suriye halkıda özgürlük ve demokrasi söylemleri ile sokağa döküldü.
Halkın reform istemesi ve bu yöndeki eylemleri bir daha sönmeyecek ve her geçen gün daha büyüyün bir ateşin ilk kıvılcım oldu.
Bu eylemlerde ilk etapta onlarca kişinin ölmesiyle birlikte Ülkede bir iç savaş başladı.
Reform isteyenler ile hükümet yanlısı olan kişiler sokaklara döküldü ve karşılıklı olarak gösteriler yaptılar ve istenmeyen bir çok olay meydana geldi.
Bu şiddet olayları sonucu ülkede iç savaş başladı.
Uluslararası Örgütlerin verilerine göre şu ana kadar bu iç savaşta ölen insan sayısı 750 binin üzerinde.
7.5 milyonu üzerinde insan ülke içerisinde yerinden edildi.
9 Milyon Suriyeli ülke dışına kaçtı.
Bu kaçan insanların 3.5 milyonu Ülkemize geldi.
İlk etapta bu mültecilerin Ülkemizde konuşlandırılması ve bunlara bakım ve gözetimi konusunda batılı ülkeler her türlü destek vereceklerini taahhüt etsellerde bu sözlerini tutmadılar.
Avrupalı devletler bu şekilde davranarak Suriyelilerin ülkelerine girişlerini engellemek amacı taşıdılar.
Bu emellerinde kolay yoldan ulaştılar.
Sınırları aşıp Avrupa ya ulaşan Suriyeliler insanlık dışı davranışlarla karşı karşıya kaldılar.
Suriye'deki iç savaş ve boşaltılan topraklar batılı devletlerin iştahını kabarttığı gibi yıllardır hazırladıkları bir planı devreye soktular.
Bu plan güneyimizde kurulacak olan bir terör devleti idi.
Milyonlarca Suriyeli sapa sağlam ve imkanları var iken ülkeleri için savaşmak yerine başka ülkelere sığındılar.
Suriye'de çok az olan Türkmenler topraklarından ayrılmayarak onurlu mücadelelerine devam ettiler.
28 Nisan 2021 tarihi itibarıyla ülkemizde yaşayan 3 milyon 613 bin 651 kişinin tüm ihtiyaçları devletimizce karşılanmaktadır.
Yapılan araştırmalara ve resmi yetkililerin açıklamalarına göre şu ana kadar ülkemizde bulunan Suriyeliler için harcanan paranın 50 milyar dolardan fazla olduğu söylenmektedir.
Suriyeliler ülkemizde çok rahat koşullarda yaşadıkları gibi her türlü haktan yararlanmakta ve iyi bir yaşam sürmektedirler.
Gelen bu mültecilerin her yıl en az binlerce yeni çocukları dünya getirdikleri göz önüne alındığında nüfuslarının nasıl hızlı artığını var siz düşünün.
Güneyimizde bizim açımızdan ilerde büyük sıkıntılar doğuracak gelişmelerin önüne geçmek amacıyla Türk Silahlı Kuvvetlerimiz yıllardır bu topraklarda mücadeleler vermekte.
Bu operasyonlarda bir çok askerimizi şehit verdik.
2016 Ağustos ayından itibaren daha aktif bir politika izleyen Türkiye,
Suriye'de bekasına yönelik risk ve tehditleri kaynağında etkisiz hale getirmek, hudut güvenliği sağlamak, Suriyelilere daha güvenli bir yaşam alanı tesis etmek ve mültecilerin güvenli bir şekilde geri dönüşünü başlatacak koşulları oluşturmak amacıyla yerel ve meşru muhalif guruplarla birlikte askeri operasyonlar icra etmektedir.
Bizim bu insanı çabalarımızda her zamanki gibi yalnız kaldığımız gibi çok büyük maddi fedakârlıklara katlandık.
Mültecilerin tüm ekonomik giderlerini biz karşılar iken batılı ülkeler verdikleri sözü tutmadıkları gibi Amerika ve Rusya'nın bu ülkenin en iyi kaynaklarına çökmesine de seyirci kaldılar.
Rusya, Esad rejimi ile ortak hareket ederek çok önemli ve gelir getiren yerlerin bir kısmını kontrol altına aldı.
Amerika ise her zamanki gibi terör gurupları vasıtasıyla Suriye'nin en önemli petrol bölgelerini kontrolü altına aldı.
Bir çok muhalif ve meşru guruplar ise bu iki ülkenin ve terör guruplarının zulmüne karşı direnmek için mücadele etmektedir.
Ülkemizin dik ve kararlı duruşu ve askerimizin büyük kahramanlıkları sonucu kurulmak istenen terör devletinin kurulması engellendi.
Güneyimiz de beli bir koridorda güvenli bir bölge oluşturuldu.
Türk Silahlı Kuvvetlerimizin kontrolünde olan bu güvenli bölgelere rağmen ne yazık ki ülkemizde bulunan Suriyeliler ülkelerine dönmek istememektedirler.
Şu ana kadar 80 bin civarında mülteci Suriye'ye döndü.
Burada sağladığımız imkanları düşünürsek mültecilerin ülkelerine dönme niyetleri olmadığı aşikar.
Suriyelilerin bu boşalttıkları yerleri kimin getirileceği çok büyük bir merak konusu.
Geçmişte meydana gelen bir olaya baktığımızda bu sorunun cevabını bulmak pekte zor değil.
Golan Tepeleri Meselesi,
Suriye'nin bir çok açıdan çok önemli olana tarımsal ve tatlı su kaynaklarının bulunduğu bu alanı, İsrail 1981 ‘de ilhak ettiğini ilan etti.
Tepelerin bulunduğu 1800 kilometrekarelik bu alan, Doğu Akdeniz'in en stratejik ve en değerli yerlerinden birisi.
İsrail aleyhine alınan kararlara rağmen bu yeri kendi topraklarına katığını açıkladı.
Şu anda da bu yerlerde yaptığı çalışmalarla dünya tarıma yön vermektedir.
Suriye'nin nüfusu ve imkânları ile 1981 yılındaki İsrail imkanları göz önüne alındığında bu yer için gereken mücadelenin verilmediğini söyleyebiliriz.
Şu anda Suriye'nin güneyin de boşaltılan bölgelerle ilgili İsrail'in buraları ilhak etme ve vatandaşları yerleştirme çalışmaları yaptığı herkesçe bilinmektedir.
Şu andaki mevcut yapı ile İsrail'in, Filistin topraklarını nasıl işgal ettiği düşünülürse bu çalışmayı yadırgamamak gerekir.
Ülkemizin yılardır iyi niyetli çabaları ortada.
Mültecileri yurtlarına kavuşturmak.
Ülkemizde ekmek elden, su gölden ye memo ye rahatlığında olan mültecilerin dönmeyeceği açık ve net bir şekilde ortada.
Başka ülkede mülk edinme imkanı söz konusudur.
Şu anda ülkemizde binlerce yabancı ülke vatandaşının evleri ve arazileri mevcuttur.
Şunu düşünüyorum;
Ülkemizde bulunan ve dönmek istemeyen mültecilerin Suriye'de bulunan malları almak isteyen vatandaşlarımıza verilemez mi?
Şu anda askerimiz beli bir bölgede huzur ve güveni sağlamış, hiç olmasa oralara gidecek kişiler hem oraları yeniden inşa edecekleri gibi o işlenmeyen toprakları işleyerek oradaki insanların refah düzeylerin gelişmesine yardımcı olabilirler.
Ben böyle düşünüyorum?
Ya siz?
“Hubbül vatan minel iman” yani “Vatan sevgisi imandandır”
Saygılarımla.