Dolar Yükseliyor Millet Borç Batağında!

Kamusen İl Temsilcisi Kerim Eflatun doların yükselişinin vatandaşı borç batağına ittiğine dikkat çekti.

PAYLAŞ
Harput TV - Harput TV

Kamusen İl Temsilcisi Kerim Eflatun doların yükselişinin vatandaşı borç batağına ittiğine dikkat çekti.

Eflatun açıklamasına, “Türkiye ekonomisinin son dönemde yaşadığı göreceli büyümede; uluslararası piyasalardaki likidite bolluğunun yarattığı etkiyle, elden çıkarılarak yabancı sermayeye bırakılan KİT’ler, maden arazileri, limanlar, orman alanlarından elde edilen özelleştirme gelirleri ve yüksek miktarlı yeni borçlanma göz ardı edilemez. Öyle ki, 2002 yılından bugüne değin yaklaşık 50,5 milyar dolar tutarında özelleştirme geliri elde edilmesine rağmen sürekli büyüdüğü iddia edilen ülkemiz ekonomisinde dışarıya sattığımız malların tutarı, yurt dışından ithal ettiklerimizi karşılayamamıştır. Buna bağlı olarak bütün olumsuzluk ve krizlere rağmen 2001 yılında cari fazla veren bir ekonomiden, 2002-2014 arasında toplam yaklaşık 400 milyar dolar cari açık veren bir ekonomiye gelinmiştir. Cari açığı kapatmak için çare sıcak paraya dayalı borçlanmada bulunmuş; 2002 yılında 129,7 milyar dolar olan dış borçlar 2014 yılında yaklaşık 400 milyar dolara, aynı yıl 122,2 milyar TL olan iç borçlar ise 2014 itibarı ile 423 milyar TL’ye ulaşmıştır. Türkiye’nin toplam borç yükü 2002 yılında 230 milyar dolar dolayında bulunurken bugün bu rakam 600 milyar dolara dayanmış, bütçenin önemli bir bölümü faiz ödemelerine ayrılmaya devam etmiştir. Görülüyor ki, “IMF’ye olan borçları bitirdik” söylemi koca bir balon olmaktan öteye gidememiş, bir finans kuruluşuna olan borçlar kapatılırken, başka finans kuruluşlarından çok daha fazla borç alınmıştır.

Bütün bunlar yaşanırken ülkemizin büyük bir kesimi ya borçlanarak ya da yerel yönetimler ve Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü tarafından sağlanan yardımlar aracılığıyla hayatını devam ettirmektedir. İşsizlik, tarihin en ağır ekonomik krizini yaşadığımız 2001 yılı seviyelerinden daha aşağıya indirilememiş, vatandaşlarımızın kendileri ve ailelerine yetecek düzeyde bir ücrete kavuşması mümkün olmamıştır. Ülkemizde yaratılan dar mutlu azınlık kadrosu sürekli gelirlerini artırıp büyürken, toplumun geneli borç batağı içinde, sosyal yardımlara muhtaç olarak yaşamak zorunda bırakılmıştır.

Bolluk dönemlerinde dahi sosyo-ekonomik verilerini dengeleyemeyen, gelir dağılımında adaleti sağlayamayan ülkemizde, Doların yükselmesinin vatandaşlarımızın cebine olumsuz bir yansımasının olmayacağı görüşü ise koca bir yalandır. Özellikle belirtmek gerekir ki, Türkiye enerji açığını yurt dışından karşılamaktadır ve döviz kurlarında ortaya çıkan her türlü değişim, enerji maliyetlerini ve buna bağlı olarak üretim maliyetlerini doğrudan etkilemektedir. Bununla birlikte özel sektör dış borç toplamı 275 milyar Doları, ülke içindeki sıcak para ise 131 milyar Doları bulmuştur. ABD’nin faiz artırmasıyla birlikte, sıcak para daha yüksek getirili ve daha güvenli limanlara kaçacaktır.

Bu durumda Dolar kuru daha da artacak Dolar yükseldikçe, özel sektörün borç ödeme maliyetleri de aynı oranda yükselecektir. Kimi uzmanlar, yükselen döviz fiyatlarının ithalatı azaltacağı, ihracatı artıracağı, dolayısıyla ekonomiye de olumlu bir katkı yapacağı iddiasında bulunmaktadır. Türkiye’de yapılan her 1 Dolarlık ihracat için 0,6 Dolarlık ithalat yapılmak zorunda olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir.

Kısacası, FED’in kararlarıyla bolluk içinde har vurup harman savuranlar, gerekli ekonomik tedbirleri alıp, tüketim ekonomisi yerine teknolojik yatırımlara ağırlık verseler, sıcak parayı Güney Kore gibi uluslararası ölçekte cep telefonu, bilgisayar yazılımı, nano teknoloji, genetik gibi alanlara aktarabilmiş olsalardı, önümüzdeki süreçten kâr ederek çıkabilirlerdi.

Bugün memur maaşları, dolar kurundaki artışlar ve enflasyonla birlikte değerlendirildiğinde 2015 Ocak ayından beri %14 dolayında değer kaybetmiş durumdadır. Dolar kurundaki bu yükseliş hemen her alanda maliyetlerin artmasına yol açacak ve yeni zamları da beraberinde getirecek, olan yine vatandaşa olacaktır.

Topluma şirin görünmek, popülaritesini devam ettirmek ve iktidarını pekiştirmek için ekonomik gerçekleri göz ardı ederek faizlerin indirilmesini savunmak kolaydır. Zor olan, durum bu raddeye gelmeden tehlikeyi fark edebilmek ve gerekli tedbirleri alarak ülkeyi, devleti ve vatandaşını koruyabilmektir. O da, her siyasetçide bulunmayan bir özelliktir” dedi.

HABERİ PAYLAŞ:
BUNLARA DA BAKIN