Sıkıntılı süreçleri geride bırakarak play-off maçları yolunda geçtiğimiz hafta sonunda çok önemli bir maça çıkan Elazığspor, oynadığı futbolla kelimenin tam anlamıyla bir hayal oluşturdu.
En çok üzüldüğümse bu maç için binlerce km yolu kat ederek Bolu’ya giden Elazığspor taraftarlarının bu dönüş yolunda yaşayacağı travma oldu. Bu duyguyu bilirim bitmez o yol ve tabir-i caizse taziye evi gibidir otobüsün içi.
Yönetim öyle ya da böyle hatırı sayılır bir borcu ödedi, takımın kadrosunu devre arasında imkânlar ölçüsünde güçlendirdi ve takımın başına da Türkiye Liglerinin en tecrübeli isimlerinden birini getirdi.
Hüseyin Kalpar.
Alınan başarılı sonuçlardan sonra play-off oynar ve bu havayla süper lige çıkarız diye ümitlendik.
Zaman zaman Hüseyin Kalpar’ı eleştirsek de vardır bir bildiği, bizim düşündüğümüzü o düşünmüyor mu diye kendimizi avuttuk.
Avuttuk avunmasına ama bir şeyi unuttuk.
Oda ruhsuz ve inançsız futbolcuların yanına birde inanmamış bir ismin eklendiğini.
Yazıklar olsun inanmamış isimlere…