Kayahan Topal

ÖNÜNE GELENİN YAPABİLDİĞİ MESLEK!

Kayahan Topal

Dünyada ve Türkiye'de hiç bir sağlık kurumunda Tıp Fakültesi mezunu değilseniz gidip orada hekim olarak görev yapamazsınız.

Aynı şekilde Hukuk Fakültesini tamamlamadan da mahkemelerde çıkıp birilerini Avukat olarak savunamazsınız. Mühendislik eğitimi almamışsanızda çıkıp kimse size gel bize bir proje çiz demez.

Hatta en basit iş yerini açmak istediğinizde dahi, (-ki küçümsemiyorum bu tuvalet işletmeciliği dahi olabilir) size ruhsat verilmeden bunun öncesinde bazı şartları yerine getirmeniz istenir. Fakat gelin görün ki Türkiye de iletişim mezunu olsun yada olmasın, canı isteyen herkes köşe yazarı yada gazeteci ve hatta bir basın kuruluşunun en üst düzey yöneticisi dahi olabiliyor.

Yani bu iş Türkiye'de kelimenin tam anlamıyla önüne gelen herkesin yapabildiği bir iş olmuş dersem abartmamış olurum.

Ağzı olanın konuştuğu gibi, canı isteyenin de yazabildiği bir şehir olmuşuz.

Medya'nın yasama, yürütme ve yargıdan sonra dördüncü büyük güç olması, medya çalışanlarının toplum içerisinde popüler olması gibi nedenlerden dolayı da bu sektöre ilgi hayli fazla oluyor.

 Bizi bilen bilir, bilmeyen de kendisi gibi bilir ama yine de bilmeyenler için belirtmek de fayda görüyorum, bu alanda şahsım duayen bir gazeteci babanın oğlu ve iletişim alanında master yapmış birisiyim.

 Yani anlayana tabirle hem alaylı hemde mektepli olan şehirde ki ender isimlerdenim. Yani benim iletişimciliği sorgulamak akla hezeyandır. Alaylı olan ve yıllarını bu mesleğe verip, yaşamını bu yolla sürdüren onuruyla şerefiyle evine ekmek götüren Gazeteci ağabeylerime de selam olsun.

 Bu alana sonradan dahil olan isimlerden birisi de Avukat Cengiz Gülaç. Aslında köşe yazarı olarak pek takip edip okumasam da kendisini, bir insan olarak Allah için bende severim bu beyefendiyi...

Mesleği yukarıda yazdığım gibi Avukat. Ama Avukat olarak onu bu şehirde tanıyan galiba bir elin parmaklarını geçmiyordu olsa gerek ki, hukuk alanın da değil medya ayağında kendisini tanıtmayı daha çok tercih etti. Avukatlıktan çok bu zat-ı muhteremi her önüne gelenin rahatlıkla yazabildiği bu şehir de hasbelkader köşe yazarı olarak tanıdık.

Şahsen bana Avukat Cengiz Gülaç deselerdi ben tanımıyordum kendisini! Allah için de soruyorum medya sektörüne girmeden kaçınız tanırdı bu zat-ı muhteremi?

Çalışmayan bir saat bile günde en az iki kez doğruyu gösterirken, sanıyorum benim yazdıklarım içerisin de en az iki tane doğru varsa bunlardan biride Cengiz Gülaç'ı Avukat olarak değilde medya aracılığıyla tanıyamamış olmamın kendisi adına Avukatlık alanında ki üstün başarısıdır(!) diye düşünüyorum.

Aslında bu şehirde kendi işi olan Avukatlık mesleğini yaparak halk arasında çok tanınmış ve çok başarılı olmuş bir çok isim var. Fakat kolay değil öyle başarılı bir Avukat olup, isim yapmak. Çok çalışmak, işinize bakmak gerekiyor. Ama kolay yoldan isim yapmakta ayrı bir yol ve bunun en kolay olanı, medya aracılığıyla isim yapmak...

Avukatlar yada diğer meslek gruplarından bir çok kişi köşe yazarlığı yapmasın demiyorum, hukuk alanında yada diğer meslek grupların da kendi branşlarında toplumu aydınlatacaklar ve farklı bir bakış açısı sunacaklara eyvallah.

Gelelim konumuza, Avukat bey (!) geçtiğimiz gün kaleme almaya çalıştığı ve konu bütünlükleri arasında geçişler adına kötü bir örnek oluşturan köşe yazısında beni yazmış. Kötü, çünkü neden rahatsızlık duyduğu tam belli değil, köşe yazımdan mı?

 Elazığspor'a olan sevdamızdan mı? KYK Yurt Müdürlüğümüzden mi ? Yoksa muhterem Babamdan mı ? "Elazığ'ın Yeni Valisi Ne Yapmaya Çalışıyor" başlıklı yazımdan yola çıkarak "Bari Gelmesini Bekleseydin" başlıklı yazısıyla beni eleştirmiş ve başlığımı da beğenmiş sağolsun.

 Malum bilmeyenler için hemen ifade edeyim konu aziz şehir El-Aziz'in yeni Valisi Çetin Oktay Kaldırım'ın göreve başlamadan halkın fikirlerini almak adına Twitter hesabından attığı binlerce kişinin de kendince cevapladığı bir soru! "Kıymetli Elazığlı'lar, Sizce Elazığ'ın gelişmesi, kalkınması, cazibe merkezi olabilmesi ve markalaşması için en önemli 5 proje ne olmalıdır." sorusuna bir iletişimci bakış açısıyla baktım, reaktif ve proaktif açıdan bunu yorumladım. Çünkü Sayın Valimizin yaptığı bu adım bir iletişim Mühendisliğiydi.

Yine şahsım haricinde de bazı basın yayın organlarında da haber olmuş bir adımdı. Nedeni gelince, yeni Valimizin Elazığ'da ilk defa Vali olması, kamuoyunda buna yönelik rahatsızlıkların dillendirilmesi ve Vali Murat Zorluoğlu gibi halk tarafından sevilen bir ismin ardından da şehirde görev yapacak olması kendi adına bir olumsuzluktu.

Atılan mesajı, iletişim de reaktif ve proaktif bir yaklaşım olan kriz öncesi ve kriz sonrasında yapılan çalışmaların güzel bir örneği olarak, iletişim alanında master ve yerel medya konusunda da yüksek lisans tezi hazırlamış bir iletişimci olarak kaleme aldım.

Ama Gülaç'ın asıl mesleği Avukatlık olduğundan bunun ayrımını yapamamış ve Kredi Yurtlar Kurumunda Müdür olan şahsımın Vali beye göreve gelmeden hoş görünmek isteği içinde olduğumu düşünmüş.

Düşündüğü bakış açısından dahi olaya baksak bilmediği bir şey var Gülaç'ın!

İnsanız herşeyi bileceksin yada bileceğim diye bir şey yok, insan insandan çok şey öğrenir senden benden bu vesileyle bir şey öğren Sayın Gülaç, seni yormak istemedim Yüksek Öğrenim ve Kredi Yurtlar Kurumunun teşkilat şemasına bakıp yorulma diye ben sana söyliyeyim KYK Yurt Müdürü kime bağlı.

Hatta ve hatta il müdürü bile kime bağlı onu da yine ben sana öğreteyim!

KYK Yurt Müdürleri bulundukları illerde diğer resmî kurumlar gibi Valiliğe değil, İl Müdürlüğüne, il müdürlükleri de doğrudan KYK Genel Müdürlüğüne bağlıdır.

(http://yurtkur.gsb.gov.tr/Sayfalar/2401/2387/TeskilatSemasi)

Ha bu şehrin Valisinin bizim başımızın üstünde yeri vardır o ayrı.

Onun için açık ve net bir şekilde altını çizerek büyük harfle yazıyorum "SENİN DÜŞÜNDÜĞÜN GİBİ VALİLİĞE BAĞLI OLMA DURUMU YOK"

KYK Müdürlüğüne yükselmem de liyakat açısından da yazdığın gibi bir sıkıntı da yok için rahat olsun Sayın Gülaç, şayet Tunceli'de bir Avukatlık işi alırsan beni oradakilere sor, nasıl çalışıyordu?

Neler yaptı burada Kayahan Topal diye?

Ben sana anlatmayayım neler yaptım diye, oradakiler anlatsın...

Yaptıklarımız yapacaklarımızın göstergesiydi ve kısa sürede neler yaptığımı da gel yerinde tek tek göstereyim, seni güzide kurumda en iyi şekilde misafir edeyim.

Diğer misafirlerime olduğu gibi senin içinde başımın üstünde yer var Avukat bey...

Parantez içinde bir konuyu daha ifade edeyim (Dediğin gibi bu ülke de işsiz çok ve onların başında da iletişim mezunu bir çok kişi geliyor. Bunun en büyük nedenlerinden biri de asli işini yapmayıp medya sektöründe yer alanlar olması)

Senin de yazdığın gibi memlekette bu kadar çok duayen gazeteci var ve en son konuşacak kişi sensin...

Ama şuraya not düşüyorum yakında ilimizde yeni bir Gazeteciler Cemiyeti Kurar Başkan olur, yada mevcut olanlardan birini aday olursan şaşırmam.

Çünkü başlıkta da yazdım ya bu meslek "ÖNÜNE GELENİN YAPABİLDİĞİ BİR MESLEK OLMUŞ, SEN BAŞKAN OLURSAN ÇOK MU ? "

Not: Avukat Cengiz bey, yazına bu uzun yazıyla cevap verdim ve bu saatten sonra da her zaman çayımızı içip iki medeni insan gibi baş başa tartışmaya da varım...

Ama emin ol bu konuyla ilgili, memleketin başka derdi kalmamış gibi köşe yazısı savaşı yapmayacağım bir Avukatla...Yazarsan sana kolay gelsin, yazıp gündemi meşgul etmek yerine çay içmek istersen de çaylar benden olsun...

Bir insan olarak seviyorum seni Avukat Cengiz Gülaç...

Yazarın Diğer Yazıları