Millet olarak bilindik ve yerleşik teamüllerden uzaklaşmayı pek sevmeyiz. Günlük yaşantımızda kopamadığımız geleneklerimiz, alışkanlıklarımız ve vazgeçemediklerimiz var. Milli ve manevi değerleri koruma ve yaşatma adına böylesi bir duruş elbette güzel ve takdire şayan. Ancak aynı alışkanlıkları, kamu anlayışı ve hizmetinde sürdürmeye çalışırsak karşımıza bürokrasinin ve yöneticilerin soğuk yüzü, kamu binalarının donuk çehresi çıkıyor.
Kamu ve kamu yöneticilerimiz ne yazık ki cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren vatandaşla aralarına mesafe koymayı bir meziyet sandı ve bunu bir devlet politikası olarak devam ettirmekte bir beis görmedi. Vatandaşın resmi dairelere rahatlıkla girmesi ve meramını anlatması çok da mümkün olmadı, olamadı. Devletin bu duruşu halkın resmi kurumlara bakışında önemli rol oymamış ve her fırsatta halka tepeden bakan ideoloji ve bunun temsilcisi bürokrasiye kafa tutan Üstad Necip Fazıl’a bile “ çatık kaş hükümet dedikleri zat” dedirmişti.
Türk devlet geleneğinde dönemsel olarak halkla ve halkın değerleriyle daha yakın olma girişimleri olmuşsa da devletin kapılarını ve kendi mülklerini halka açma devrimi 1994 yılında yapılan yerel seçimlerle olmuştu. O güne kadar sadece seçkin ve elitlerin gidebildiği Çamlıca Konakları başta olmak üzere belediyelerin tüm tesisleri halkın hizmetine sunulmuştu.
Bu uygulamanın en güzel örneğini de bugünlerde Elazığ’da yaşıyoruz. Şehrin tam merkezinde olmasına rağmen etrafı duvarlarla çevrilmiş ve halkın kullanımına yasaklanmış bir alanımız vardı. İzzetpaşa Cami karşısında Eski Hükümet Konağı olarak bilinen tarihi binanın mahzunluğu, bikesliği ve yalnızlığı artık son buldu.
Hemen yanı başında bulunan PTT meydanındaki su sesinin insan sesiyle birleşmesiyle oluşan coşkuya rağmen etrafının taş ve soğuk duvarlarla örülerek terk edilmişliğe, yalnızlığa mahkûm edilmiş eski hükümet konağının bahçesi bir başka gülüyor şehrimiz insanına bugünlerde.
Alandaki çınarlar, yeni misafirlerine gölge etmenin huzurunu yaşıyor. Eski hükümet konağının dış cephesi de insan nefesiyle daha yakın olmanın enerjisiyle daha bir canlı bakıyor şehre.
PTT Meydanı ile birlikte toplamda 8.400 metrekarelik bir alana ulaşan bu yeni kent meydanı, şehrin en canlı mekânı olmaya aday şimdilerde. Kapalı çarşı ve İzzet paşa Cami’ye komşu bu alanın elbet misafirleri de çok olacak. Özellikle yalılarımız şehir merkezinde gün içinde oturup dinlenecekleri mekânların eksikliğinden yakınıyorlardı. Yine alışveriş yorgunluğunu bir süre atıp nefeslenmek isteyen vatandaşlarımızın da sabırsızlıkla bekledikleri bir alan oldu yeni PTT Parkı.
Oturma guruplarının çok kullanıldığı, büyük çınarların altında bankların yerleştirildiği parkın açılışı da cumartesi günü kalkınma Bakanımız Sayın Cevdet Yılmaz’ın da katılımlarıyla gerçekleştirilecek. Bu belki bir başlangıç. Bundan sonra da şehrin birçok noktasında halkımızın rahatlıkla oturup dinleneceği parklar hizmete girecek.
Eski hükümet konağının da yine bu binada “Hükümet Konağı” olarak hizmet verecek olması da ayrı bir güzellik katıyor projeye. Kısaca halkla devlet arasına örülen duvarlar bir bir yıkılıyor. Devlet halkına kucağını açıyor. Bahçede çocuk sesleri, içeride devletin kurumları. Dışarıda devletine, kurumlarına, yöneticilerine saygılı ve bağlı mutlu insanlar, içeride halkı için onların mutluluğu için çalışan değerli yöneticiler. İşte kaynaşmanın, buluşmanın ve kenetleşmenin fotoğrafı.
Bu projenin hayata geçirilmesinde büyük çaba harcayan, projenin yapım aşamasında hemen her gün denetlemelerde bulunarak titizlikle takip eden Belediye Başkanımız Sayın Mücahit Yanılmaz’a Elazığ halkı adına sonuz teşekkür ediyoruz.