Eskiller; sözüne güvendikleri, ilmi yanında toplumun sorunlarına bigâne kalmayıp olayları sağduyu ile değerlendirip görüş ve içtihat ortaya koyan insanları “ilim irfan sahibi biri” diye tavsif ederlerdi. Buna karşılık herhangi bir olay ve gelişme karşısında beklenmedik ve teamüllere aykırı, toplumun etik değerlerine muhalif bir tavır ortaya koyanlara da “Allah ilim irfan versin” ibaresi kullanılırdı.
İlim; okul tedris etmek, okumakla, görmekle veya dinlemekle elde edilen bilgi, malumat ve müktesebatlardır. İrfan ise; bilmek, anlayış, tecrübe ve zekâdan ileri gelen zihin olgunluğu, kalbin ve ruhun sezileridir, öngörüleridir. İlimsiz irfan, irfansız ilim insanı doğru neticeye götürmez.
İlim, öğrenmekle elde edilir. Dilden dile, kitaptan kitaba aktarılır. İrfan ise haddi ve hududu olmayıp gönülden gönüle yaşayarak aktarılır. İlim kabuk, irfan ise öze ulaşmaktır irfan sezmektir.
Şimdi nereden çıktı bu ilim irfan meselesi diyebilirsiniz. Yaptığı anketlerle 30 Mart seçim sonuçlarını en yakın bilen KONDA, seçmenlerin eğitim durumlarına yönelik bir araştırma yapmış. Sonuçlar farklı kesimler tarafından farklı yorumlandı.
Araştırmaya göre, Ak Parti’ye oy verenlerin yüzde 67’si lise seviyesinin altında, yüzde 23’ü lise mezunu, yüzde 10’u üniversite veya daha fazla eğitimi olanlarda oluşuyor. CHP’ye oy verenlerin ise 22’si üniversite seviyesinde eğitim almış.
Ak Parti’ye oy verenlerin üniversite mezunlarının oranı CHP’ye oranla düşük olunca varın yapılan yorumları siz hayal edin. Ak Partililerin cehaletinden, dar görüşlülüğünden ve seviyesizliklerinden tutun da ülkeyi karanlığa götürdüklerine dair ne varsa dillerde.
Bu araştırma da gösteriyor ki Anadolu insanının sezgileri, öngörüleri, feraseti ve irfanı, birçok okumuş insanın ilmine galebe çalmış. İlmiyle çok şey bildiğini zanneden insanların aslında dünyadan ve ülkesinden ne kadar bihaber olduklarını ortaya koyuyor bu araştırma. Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlardan habersiz, kurulmak istenen tuzaklardan, dünya dengelerini bozma istidatı gösteren güçlü bir Türkiye’nin varlığından rahatsızlık duyan emperyal güç odaklarının komplolarını görmekten uzak insanların ellerinde tuttukları üniversite diplomalarının bir faydası olmamış kendilerine.
Elbette sözlerimiz bir genelleme değil lokal bir tespittir. Okumanın cehaleti alamayacağına dair bir yığın tespit var bizim geleneğimizde. Türkolojiden hocamız Namık Açıkgöz’ün ülkenin sözde aydınları için sıkça sarfettiği; “Bu kadar cehalet ancak okuma ile elde edilir” cümlesi şimdilerde daha bir anlam kazanıyor.
Geçmiş yıllarda bir magazin sunucusunun, “ne yani dağdaki çoban ile benim oyum bir mi olacak” sözüyle bir ayrıcalık, bir seçkincilik ve vesayetçi ruh kokan bakışı şimdilerde Ak Parti’ye oy verenleri hakir görme ve küçümseme ile dışa vuruluyor. Son yaşananlar da gösterdi ki, Anadolu insanının, dağdaki çobanın feraseti ve irfanı değme aydınlara taş çıkartacak kadar isabetli ve doğru noktada. Olaylara günü birlik değil, konjötürel değil, uzun bir projeksiyon muarızların ulaşmak istediği hedefi önceden görüp bu hamleleri boşa çıkartacak şekilde tavır belirleyen ve burada saf tutan insanlarımızın ilim ve irfanı, ülkenin yok olmasını, kaynaklarının insafsızca peşkeş çekileceği projelerine ve bunların yerli işbirlikçilerinin oyunlarına gelmeyip, milli çıkarları ve ülkenin geleceği konusunda dik duruşun yanında yer alan irfan sahiplerine selam olsun. Allah bizlere ilimle birlikte irfan bahşetsin…