Mehmet Karaaslan

Milli İradeden Yanayız

Mehmet Karaaslan

Türkiye, bugüne kadar onlarca seçim yaşadı. Birçoğu sıradan bir seçimi ifade ederken birkaç tanesi ülkenin dönüm noktası ve kırılma anı dediğimiz seçimlerdendi. 1950 seçimleri dayatma, sindirme ve İstiklal Mahkemeleri eliyle masum insanların idam edildikleri, inanç ve ibadet kısıtlamalarının son bulduğu ve halkın bu bunalımdan “yeter söz milletin” diyerek merhum Menderes ile kurtulduğu bir seçim oldu. Bu özgürlük süreci ekonomik kalkınma hamleleri ile de taçlandırılınca ülkede ciddi bir büyüme ve kalkınma görüldü.

1983 seçimlerinin de ülkenin gelişmesi ve büyümesine önemli katkıları oldu. İçe kapanık ve durağan bir ekonomiden serbest ekonomiye geçişi sağlayan Özal, kendinden sonraki yıllara da bir ufuk çizmiş oldu. Özal’ın ekonomik açılımlar yanında özellikle güneydoğu sorunu ile ilgili radikal projeleri hayata geçirme aşamasındayken, ülkede barış olmasını istemeyen birtakım çevrelerin hedefi olmuş ve bunun bedelini canıyla ödemişti.

Bu tarihten 1994 yılındaki yerel seçimlere kadar yapılan sandık yoklamaları; bir sağ, bir sol hükümetlerin kayıkçı kavgalarıyla geçmiş, bu tarihte yapılan yerel seçimler Türkiye’de bir değişim ve dönüşümün de miladı olmuştu.

Halk bir kez daha idarede kendini bulmuş, kendi hassasiyetlerini öncelik bilenleri yerel yönetimlerde başa getirmişti. Kokuşmuşluk, tükenmişlik ve vurdumduymazlıklardan bıkıp usanan halk, 1994 yerel seçimlerinde Ankara, İstanbul başta olmak üzere 40’a yakın şehri emin ellere bırakmış, kısa süreli hizmetlerin ardından 1995 yılında yapılan genel seçimlerinde de Refah Partisi birinci parti olmayı başarmıştı.

Ülke çıkarları ve milli politikalar o dönem birilerini ciddi rahatsız ettiği için sanal gündem ve senaryolarla 28 Şubat’ın şartları oluşturulmuş, ardından da Demirel’in marifetiyle ülke yeniden kayıkçı kavgalarına ve yoklukların, ekonomik tükenmişliklerin ve iflasların yaşandığı ANASOL-M hükümetlerine mahkûm edilmişti.

2002 yılında bunalan halk yeniden “kendine” oy vermiş ve kendi gibi duyarlı insanları bu kez Ak Parti ismiyle iktidara taşımıştı. Ancak bu durum da birilerine göre normal değildi. Bunlar kimdi ki köylerinden çıkıp gelip başbakan ve bakan olmuşlardı. Ülke yönetimi bunlara bırakılmayacak kadar ciddi bir işti. Ülkenin gerçek sahibi olduğu zehabına kapılan yargı ve yürütmenin vesayetçileri, seçimle işbaşına gelmiş hükümeti sanal gündemlerle alaşağı etmenin gayretini gütmüştü o dönemlerde.

2007 seçimleri, mecliste cumhurbaşkanı seçimlerinde partilerin ortaya koyduğu anlaşılmaz tavra bir tepki olarak, 2011 seçimleri ise vesayetçi kadroların darbe planlarını rafa kaldırmalarına sebep olan kritik seçimler oldu.

2014 yerel seçimleri ise bugüne kadar yapılanlardan çok daha kritik ve önemli bir seçim. Bunu bir mağduriyet algısı yaratmak için söylemiyoruz. Bu seçimler, demokrasinin ve milli iradenin halkın elinde kalmasının mücadelesinin verildiği bir seçimdir. Kafasına esenin bir kasetle, bir ses kaydıyla ya da tehdit ve şantajla hükümet kurup hükümet bozduğu bir geleneğin ebedi bozulacağı bir seçim olacaktır.

Bu seçimlerde bizler; hem şehrimizin kaynaklarını yine şehre aktaran, durağan ve rutin belediyecilik hizmetlerinin çok ötesinde şehre yeni bir vizyon ve ufuk biçen, hedef koyan, cesur ve kararlı bir ismi belediyeyi teslim edeceğimiz ehil insanı seçeceğiz hem de duruşuyla, mağdur coğrafyaların umudu olmuş, mazlumun, mağdurların, ezilmişlerin yanında olmayı dev güçlerin yanında olmaya tercih etmiş güçlü irade ve güçlü lider Başbakan Erdoğan’ın elini daha da güçlendirmiş olacağız.

Yarınlarda başka siyasi partilerin ve liderlerinin de önünü açacak yeni düzenlemelere ve halkın oyuna saygı gösterilecek dönemlere zemin hazırlayacağı düşüncesiyle halkın tercihi, komploculardan ve komplodan siyaset üretmeye çalışanlardan yana değil milli iradeye sahip çıkandan yana olacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları