Habib KARAÇORLU

Anormalle nasıl normalleşilecek?

Habib KARAÇORLU

ANORMALLE NASIL NORMALLEŞİLECEK?

Uğur Süleyman Söylemez, İbrahim Bilgen, Ali Haydar Bengi,  Cevdet Kılıçlar,  Çetin Topçuoğlu, Necdet Yıldırım, Furkan Doğan,Fahri Yaldız, Cengiz Songür ve Cengiz Akyüz. Bu isimleri hatırladınız mı, yoksa bu on kahraman unutuldu mu?  31 Mayıs 2010 tarihinde Siyonist İsrail’in ablukasında can çekişen Filistin’in Gazze bölgesine insani yardım götüren Mavi Marmara ve beraberindeki gemilere uluslararası sularda Siyonist caniler tarafından yapılan barbarca saldırıda hayatını kaybeden on şehit kahramanımızdır bunlar. Tek amaçları Gazze’de açlık ve yokluk çeken mazlumlarla ilaç ve tıbbi malzeme yokluğundan hayatlarını kaybeden bebeklere yardım götürmek olan silahsız ve savunmasız sivillerdi onlar. Vücutlarına ve başlarına isabet eden mermilerle vahşice katledilmişlerdi. Ancak onların katilleri ne yargılanmış nede hiç bir  ceza almamıştı.

1918 yılından beri bir asrı geçen bir sürede işgale başladığı Filistin topraklarında bugüne kadar on binlerce Filistinli Müslüman’ı katleden Siyonist işgalci çeteler hemen her gün ya birkaç Filistinli Müslüman’ı şehit ediyor, ya da yaralıyorlar. Filistinlilere ait yerleşim merkezlerini işgale devam eden Siyonist çeteler önce Müslümanların evlerini kepçe ve dozerlerle yıkıp, sonra onların yerine kendi evlerini yapıyorlar. Kendi topraklarında esaret hayatı yaşayan Filistinli mazlumlar yoksulluk ve zulüm altında inim inim inlemeye devam ediyorlar. Batılıların West Bank diye isimlendirdiği Batı Şeria bölgesindeki tüm şehir, kasaba ve köyler Siyonist teröristlerce kuşatılmış bir durumda. Bir yerden diğerine geçmek isteyen Filistinliler işgalcilerden izin almak zorundalar. Aynı şekilde Mescid-i Aksa’nın da içinde bulunduğu Doğu Kudüs de Siyonist teröristlerin işgali altında. Her fırsatta Siyonist eylemcilerin baskın düzenlediği Mescid-i Aksa her an yok edilme tehdidi altında Müslümanlarca cansiperane korunmaya çalışılıyor.

Yukarıda anlatmaya çalıştığımız Siyonist zulmün boyutları her geçen gün artarak devam etmektedir. İşte böylesi bir ortamda ülkemiz ile İsrail arasında “normalleşme” adı altında yeniden diplomatik görüşmelerin başlatılması ve bu amaçla İsrail Cumhurbaşkanı Yitzhak Herzog’un 9 Martta ülkemize gelmesi planlanmaktadır. İsrail Filistin topraklarında terör estirmeye, Müslümanları öldürmeye ve işgallere devam ederken ülkemize yapılacak olan en üst düzey ziyaret nasıl bir sonuç doğuracaktır? Arz-ı mev’ud iddiasıyla tüm Orta doğuda her türlü fitne ateşini yakan, savaşlar çıkartan, ülkeleri bölen ve ülkemiz topraklarının bir kısmında gözü olan Siyonist terör şebekesi bu emellerinden vaz mı geçecektir? Mavi Marmara şehitlerinin katillerine ceza mı verecektir? Yoksa yıllardan beri uyguladığı ambargoyla açık ceza evine çevirdiği Gazze’ye özgürlüğünü mü bahşedecektir? Herkesin çok iyi bildiği gibi İsrail bunların asla hiç birini yapmaz ve ileriki günlerde bu ziyaretten aldığı cesaretle Filistinli mazlumlara tekrar saldırarak toplu katliamlara devam eder. Öyleyse İsrail’in bu ziyaretten kazanacağı ne olabilir?

Doğu Akdeniz’de çıkardığı Filistinlilere ait doğalgazı Avrupa’ya pazarlayarak büyük vurgunlar elde etmenin planların yapan İsrail, bu işi Türkiye üzerinden yaparak daha çok kar elde etmek istiyor. ABD’nin, İsrail gazını Güney Kıbrıs ve Yunanistan işbirliğiyle Avrupa’ya ulaştıracak EastMed projesine desteğini çekmesinin ardından Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan dikkat çeken bir açıklama geldi. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan, EastMed konusunda “Türkiye’siz bu iş olmaz” diyerek İsrail yönetimiyle görüşmeler yapıldığını açıkladı. İki ülke arasında yapılacak görüşmelerin merkezinde yer alan doğalgaz meselesi ülkemize neler kazandıracak, neler kaybettirecek bunu ileriki zamanlarda göreceğiz. Ancak şunu çok iyi bilelim ki işgalci Siyonistleri ekonomik yönden palazlandıracak bu proje kısa vadede ülkemiz adına bir kazanım gibi görünse de uzun vadede bizim aleyhimizde çok problemlere gebe olacaktır. Karşımızda hiçbir ilke ve kuralı bulunmayan, bir devletten ziyade bir illegal örgüt gibi hareket eden henüz sınırları bile belli olmayan bir güruh bulunmakta. 1897 yılındaki Siyonist kongreyle işe başlayıp, önce Sultan Abdülhamid’i tahtından indiren, sonra I.Dünya savaşıyla Osmanlı Devleti’nin varlığına son veren ve son olarak II.Dünya savaşını da çıkartarak emellerini gerçekleştirmek için milyonlarca insanı katlettiren bir zihniyet var. Bu zihniyet çok sıra dışı, çok acımasız, çok ilkesiz ve çok kurnaz. Karşımızdaki muhatabımız kısacası anormal bir kimliğe ve anormal bir yapıya sahip. İşte bu anormal oluşumla nasıl normalleşilebilir? Çok iyi düşünmek, çok ince hesap yapmak ve ince eleyip sık dokumak lazım. Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik sıkıntılar nedeniyle bundan istifade etmeye kalkışan başta İsrail olmak üzere diğer Siyonist işbirlikçilere fırsat tanımamak gerekir. Biz bize yeteriz, yeter ki bir olalım, güvenelim ve inanalım. Rabbim bizi düşmanların şerrinden ve oyunlarından muhafaza etsin. Onların hile ve tuzaklarını görecek feraset ve basireti nasip eylesin. Âmin.

Yazarın Diğer Yazıları