BU OYUN DAHA NE KADAR SÜRECEK? - Habib KARAÇORLU

BU OYUN DAHA NE KADAR SÜRECEK?


Önceki yazımızda Korona virüs salgınının perde arkasını izaha çalışmış ve salgınının ve buna bağlı kısıtlama ve yasaklamaların tüm dünyada neden olduğu olumsuz durumları kısmen ele almıştık. Bu yazımızda konuya daha yakından bakarak salgının sebep-sonuç ilişkileri bağlamında etkilerini gözden geçireceğiz. Öncelikle şunu çok iyi bilmemiz gerekiyor ki, Korona salgını tüm dünyada var olan bütün olumsuzlukların daha da büyümesine neden olmuştur. Eğitimden ekonomiye, tarımdan sanayiye, sosyal hayattan yargıya kadar tüm alanlarda duraklamaya ve gerilemeye neden olan Kovid-19 virüs salgını bütün bu alanlardaki problem ve sıkıntıları daha da büyüterek içinden zor çıkılacak mecralara sürüklemiştir. Ülke yönetimlerinin çözmekte çok zorlandığı sağlık, eğitim, ekonomi ve sosyal sorunlar yumağı, küresel emperyalistler tarafından çok güzel bir şekilde değerlendirilerek arzuladıkları yenidünya düzenine geçiş için önemli bir fırsat oluşturmuştur. Oluşturulan korku imparatorluğu sayesinde insanlar normal hayatlarından ve sahip oldukları özgürlük ve haklardan vazgeçmek zorunda bırakılmış, anormal bir hayatın şartlarına alıştırılmaya çalışılmıştır. “Polis devleti” ne geçişin provaları bu dönemde rahatça tatbik edilmiştir.

İnsanlığın temel iki sorunu ya da başka bir deyişle, refahın ve mutluluğunun önündeki en büyük iki engel diyebileceğimiz; cehalet ve yoksulluk ne yazık ki adına “pandemi süreci” denilen bu zaman zarfında katlanarak artmaya devam etmiştir. Okulların ve eğitim kurumlarının kapatılmasıyla evlere hapsedilen çocukların ve gençlerin daha önce okulda öğrendiklerini ve kazandıklarını bu süreçte unuttuklarına üzülerek şahit olmaktayız. Uzaktan eğitimin yapıldığı bu süreçte eğitimde asla hedeflenen hiç bir başarı elde edilememiş ve çeşitli imkânsızlıklar nedeniyle öğrencilerin önemli bir bölümü de eğitimin çok uzağında kalmışlardır. Salgın sürecine önceden eğitim için ayrılan zaman ifsatçıların çok önemli silahları olan televizyon kanalları ve sosyal medya ağlarıyla doldurulmuştur. Gerçek hayattan koparak sanal âlemde dolaşan gençlerin dimağları cinsellik, şiddet, inançsızlık, sorumsuzluk, sınırsız özgürlük, yalancılık, acımasızlık, bencillik, asalaklık, faydacılık ve diğer kötü huy ve alışkanlıklarla kirletilmek için daha müsait hale gelmiştir. Zararlı düşünceler ve davranışlar konusunda zihinlere sürekli subliminal (bilinçaltı) mesajlar yüklemeye çalışan ifsat odakları doğru inancı, ahlakı, davranış ve düşünceyi silmenin şeytanca planlarını uygulamak için çok uygun bir zaman ve zemin elde etmişlerdir.

Küresel ifsat odaklarının iki yüz küsur yıldan beri kendilerine maske edinerek insanlığa dayattıkları “bilimsellik”, “özgürlük”, “eşitlik”, “adalet”, “çağdaşlık” ve “demokrasi” gibi putları, iddialarının aksine insanlığın başına birçok belalar ve felaketler getirmiştir. 20 ve 21.asırlarda insanlığa yaşatılan acı ve ıstıraplarla yetinmeyen Gizli Dünya Devleti hedeflerine daha erken ulaşabilmek amacıyla son yıllarda çeşitli salgın hastalıklar icat etmişdir. Çıkardıkları bölgesel ve iç savaşlarla, iktidara getirdikleri işbirlikçi ve kukla yöneticilerle, uyguladıkları sömürü ekonomileriyle bir türlü durduramadıkları nüfus artışlarını, ekonomik büyümeleri, insani ve sosyal ilişkileri, zulüm ve adaletsizliğe karşı gösterilen tepkileri ve protestoları ancak salgın tehdidi ve bahanesiyle durdurma yolunu tercih etmişlerdir. Aslında salgın sürecinde yaşananlar ve ortaya çıkan tüm olumsuzluklar sonucunda insanlar bir adım daha küreselcilerin kucağına itilmiş; ekonomide, eğitimde, yönetimde ve sosyal hayatta ulusal çizgilerden uzaklaşılarak dünya vatandaşlığına doğru önemli adımlar atılmıştır.

Sosyal bir varlık olan ve hayatını ancak diğer insanların yardımı ve birlikteliği ile sürdürebilen insan, güven içerisinde rahat ve huzurlu bir hayata sahip olmak için eğitilmeye, öğrenmeye, çalışmaya, çoğalmaya, üretmeye ve kazanmaya mahkûmdur. İnsanın elinden bu zaruri eylemlerin alınması demek onun hayatının sınırlandırılması ve geleceğinin karartılması demektir. Eğitim, öğretimden, çalışmaktan, üretmekten, evlenmekten, insani ilişkilerden ve hatta maneviyattan uzaklaştırılan bir insanlık nereye sürüklenmektedir? Bu ne şeytani bir tuzaktır ki insanlığı ölümle korkutup sıtmaya yani asimile olmaya razı etmektedir. Eğitilmemiş veya eksik eğitim almış, bilmesi ve öğrenmesi gereken konulardan uzak kalmış, yeterli pratik ve eksersiz yapamamış, lazım olan beceri ve tecrübeleri kazanamamış bir doktor, hemşire, mühendis, teknisyen, yargıç, öğretmen, din görevlisi, güvenlik elemanı, yönetici, iktisatçı, ziraatçı ve diğer topluma hizmet veren tüm görev ve meslek erbabının gelecekte ortaya çıkacak hizmetindeki kusur, hata, zarar, ziyan ve başarısızlık nasıl telafi edilecektir? Ekonomik durgunluk nedeniyle işini çekip çeviremediği ve devletten de yeterli destek alamadığı için bankalara mahkûm edilen ve sonuçta borcunu ödeyemediğinden elindeki varlığını bankaya kaptıran iş adamları ve esnaf, yeniden iş dünyasına nasıl kazandırılacaktır? Salgın dönemindeki alınan tedbirler ve kısıtlamalarla büyük zarar ve ziyana uğrayan, işini ve hatta eşini kaybeden insanların kayıpları ne şekilde karşılanacaktır. Artık toplum salgınla ilgili alınan tedbirleri ve uygulanan kısıtlamaları derinden derine sorgulamaya ve eleştirmeye başlamıştır. İnsanların doğrudan hayat şartlarını ve geleceklerini kaosa sürükleyen bu anormal durum iyiden iyiye insanları bıktırmış, canlarına tak etmiştir. Toplum artık: “ne olacaksa olsun, öleceksek ölelim, kalacaksak kalalım” noktasına gelmiştir. Bu şekilde anormal hayat şartlarıyla toplum düzenini ayakta tutmak, ekonomiyi sürdürebilmek ve sosyal hayatı canlı tutmak giderek zorlaşmaktadır. Salgın için elbette tedbirler alınacaktır. Ancak her vatandaş kendi sağlığından sorumludur. Toplumu bilinçlendirmedikten sonra alınan tedbirlerin ve uygulanan kısıtlamaların pekte bir faydası yoktur. Toplumda kurulacak otokontrol sistemiyle ancak salgının önüne geçilecektir. Polisiye tedbirlerin sorununun çözümünde yeterli olmadığı, vatandaşın meseleye sahip çıkması gerektiğinin önemi iyice anlaşılmıştır.

İnsanlık kendine kurulan tuzakların farkına varıncaya kadar üzerinde daha birçok oyun oynanmaya devam edecektir. Rabbim şeytani güçleri kendi tuzaklarına düşürsün, onlara fırsat vermesin ve insanlığı da hayırla ıslah eyleyip, gafletten uyandırsın. Âmin.

YAZIYI PAYLAŞ!

YAZARIN SON 5 YAZISI
02Tem
20Şub

Anormalle nasıl normalleşilecek?

27Ara
13Ara
27Eyl

Fahiş fiyatlar, faizler ve kurlar